Yakın tarihine bizim kadar uzak ikinci bir toplum yok dünyada.Tarih karartıldı bu ülkede.Medeniyet iddiaları yok edildi bu toplumun; o yüzden tarihte tatile mahkûm edildi, tarihten sürgün edildi.Tarihten neden ve nasıl sürgün edildiğimizin hikâyesini en iyi anlatan ender fikir adamlarımızdan biri Kadir Mısıroğlu'ydu. Bugün vefatının beşinci yılı. Üstadı bir yazımla rahmetle anıyorum.TEK BİR ZAMANA TARİHSİZLİĞE HAPSEDİLMEK!Bin yıl dünya tarihini sürükleyen bir toplumdan başkalarının yaptığı tarihin önünde sürüklenmeyi marifet zanneden celladına âşık gulyabaniler türedi.Dünya tarihinin adalet ve hakkaniyet, sulh ve selâmet ilkeleri açısından en parlak timsallerinden birini, zirvesini oluşturan, herkese hayat hakkı tanıyan, -Batılılar gibi- karşılaştığı hiçbir medeniyetin kökünü kazıma ilkelliğine soyunmayan bizim muazzez medeniyet tecrübemiz unutturuldu; yetmedi, inanılmaz bir şekilde aşağılandı bu ülkede metamorfoz yemiş, devşirilmiş, celladına âşık kendi çocukları tarafından.O yüzden tarih bilinci linç edilmiş tek toplum biziz, diyorum.Bir İngiliz'in, Fransız'ın, Alman'ın, Rus'un, bir Japon'un ruhu vardır; bir aidiyet bilinci, tarih derinliği, emperyal ufku vardır.Bu toplumların insanları üç zamanı da yaşarlar aynı ânda; duyarak, hissederek, tecrübe ederek yaşarlar iliklerine kadar...Bizim toplumumuz, tek bir zamana mahkûm edilmiştir: Şimdiki zamana. Ruhu çalınmış bir şimdiki zamana. Tarihsizliğe. Geçmişin izlerini, geleceğin tohumlarını taşımaz o yüzden.Geçmişin izlerini silmekle, geleceğin ufuklarını karartmakla meşguldür bizim "şimdiki zaman"ımız; tarihimizi, yerimizi ve aidiyet bilincimizi yok etmekle!O yüzden "ibnü'l-vakt" (bütün vakitleri özümsemiş "vaktin çocuğu") olmak en çok bize yakışırdı; ama biz, zamanını şaşırdığı için vakitleri bilmeyen, geçmiş zamanı hissedemeyen, gelecek zamanı duyamayan ve göremeyen vakti zamanı ruhu çalınmış, tarihi yok edilmiş çocuklarıyız insanlığın.O yüzden birbirimizle boğuşuyoruz; ve sürükleniyoruz sadece.Geçmiş zaman ve gelecek zaman duygularımız olsaydı, güçlü olsaydı, birbirimizi anlamaya vakit ayırsaydık, birbirimizle boğuşmaz, enerjimizi tüketmez, oraya buraya sürüklenmezdik; aksine, tarihi biz sürüklerdik yine.Hiçbir toplum, bizim yediğimiz darbeyi yemedi, bizim yaşadığımız travmayı yaşamadı: Kendini inkâr, medeniyet iddialarını inkâr hastalığı, sömürgeleştirilemeyen bir ülkenin (eğitim ve medya, kültür ve sanatta) kendi kendini sömürgeleştirme aymazlığına soyunmayı bir marifet sanma absürditesi!Kadir Mısıroğlu, bu toplumun kendini, kendi medeniyet iddialarını, ruh köklerini inkâr etme girişimlerinin nasıl bu toplumun intiharına dönüştüğünü çok iyi gördüğü, bunu iliklerine kadar hissettiği, zaman algısının ruhsuz, sarsak, saçma bir şimdiki zaman algısına tarihsizliğe hapsedildiğini bildiği için isyan ediyordu!Sesinin yüksek çıkması, evdeki yangının büyüklüğündendi!Kadir Mısıroğlu'nun üslubu, tarzı hatta söyledikleri eleştirilebilir.Ama onun dik duruşu, hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmadan karartılan tarihimizi aydınlatma çabası, çilesi, yılmaz mücadelesi aslâ eleştirilemez, küçümsenemez ve gözardı edilemez!YENİLGİYİ ZAFER İLAN ETME TRAJİ-KOMEDİSİTürkiye, Tanzimat'la yönünü yitirdi; Cumhuriyet'le yörüngesini. Yönünü yitiren bir ülkenin zamanla yörüngesini yitirmesi mukadderdi.Tanzimat'la birlikte toparlanmaya çalıştık; başaramadık, dağıldık.Cumhuriyet'le birlikte toparlanmayı filan unuttuk; "topu taca attık", sahayı da, mücadeleyi de terkettik! Yenildiğimizi örtük olarak itiraf ettik ve bunu da zafer olarak ilan ettik!Bundan büyük travma olabilir miBu travmayı iliklerine kadar hisseden Kadir Mısıroğlu gibi tarihçilerin yüreği yangın yerine dönmez de ne olurOsmanlı'yı yok edenlerin yeni kurulan
Tek bir zamana tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu
Bu millet anayasasını yapamayacak mı
30-08-2025 