"Siber Kıyamet" denemesi, Türk ekonomisinin istiklali meselesi ve PALEZ'in gelişi

Dün bütün dünya bir kıyamet senaryosu denemesine sahne oldu adeta: Başta havaalanları olmak üzere, bazı bankalar, özel şirketler ve devlet daireleri siber saldırıya uğradı ve sistemleri çöktü.DÜNYA, BİR "SİBER KIYAMET" DENEMESİ Mİ YAŞADIHavaalan-larında uçaklarına binmeyi bekleyen yolcular, kelimenin tam anlamıyla birdenbire "havalarını aldılar". Çünkü neredeyse bütün büyük havaalanlarında yaşanan bu sıkıntı, yolcuların perişan olmasına yol açtı.Küçük havaalanları görece biraz daha az etkilendiler ya da hiç etkilenmediler bu siber saldırı'dan. İstanbul Havalimanı 84 seferi iptal ettiği, sonradan bunların çoğunu geç de olsa uyguladı ve THY bütün yolcuları teker teker arayarak uçuşlarının saatlerini haber verdi yolculara. Türk Hava Yolları, teknik olarak bu tür saldırılara karşı önceden çok iyi önlemler aldığı için gelen büyük saldırıyı göğsünde göğüsledi ve teknik altyapısını yeniden işler hâle getirmeyi başardı.Oysa sağlam teknolojinin en önde gelen ülkesi Almanya'nın Berlin Havaalanı çöktü. Londra'da ve belli başlı Batı başkentlerindeki havaalanları da kıyamet provasını yaşadı!Bu arada Sabiha Gökçen siber saldırıya uğramadı ya da hiç etkilenmedi ve Havaalanı'nda hiçbir sefer iptal edilmedi.Bütün bu sistemleri işleten Bill Gates'in Microsoft şirketine bağlı Growstrike şirketi, bu siber saldırının sorumlusuydu ve şirket borsada 18 değer kaybetmiş bir günde! Bu, şirketin iflası anlamına gelir! Tabii Growstrike çökerken, başka şirketler semirdi yine bir günde!Kapitalizm vahşî canavar çünkü: Darwinizm'in en acımasız şekilde işlediği alan, insanî olan ne varsa hepsini hayatımızdan çekip alan bu karteller, tekeller, kapitalist sistemin dişlileri son derece büyük ağababaları, küçük olan işletmelere aslâ hayat hakkı tanımayan haydutlar!"Dünya siber kıyamet denemesi mi yaşadı Siber kıyamet kapıda mı" gibi sorular etrafında bu önemli meseleyi yarınki yazımda mercek altına inceleyeceğim.TÜRK EKONOMİSİ BAĞIMSIZLIĞINA KAVUŞMADAN TÜRKİYE BAĞIMSIZLIĞINA KAVUŞAMAZ!Bendeniz bugünkü yazımda gözardı edilen hayatî bir meselemizi, bir STK'mız üzerinde gündeme getirmek istiyorum.Ama önce ekonomimiz hakkında bazı önemsediğim tespitler yapmakta yarar görüyorum: Türkiye, son 20 yılda ekonomik hacim bakımından tahmin edilemeyecek kadar büyüdü. Dünyanın ilk 20 ekonomisi arasına girmeyi başardı.Fakat Türkiye'nin büyüyen ekonomisi, hem ülkenin sosyal yapısının ve kültürel dokusunun delik deşik edilmesine yol açtı; hem de büyüyen, palazlanan, semirenler Anadolu çocukları değil küresel kapitalist sisteme göbeğinden bağlı, Türkiye'nin değil zorba kapitalist sistemin çıkarlarının sözcülüğünü ve gözcülüğünü yapan bu ülkenin her şeyine yabancı, bu ülkeyi vareden bütün değerleri, tarihî birikimi ve medeniyet ruhunu yerle bir eden ülkenin altını oyan, vatansız, ilkesiz, ülkesiz, sömürgen ve semirgen ekonomik elitler şebekesiydi!Türkiye'nin ekonomik olarak büyümesi, tam bir ham hayalden ibaret! Büyüyen Türk ekonomisi değil, Türkiye'yi ve Türk ekonomisini kapitalist sistemin kölesi hâline getiren, acımasız küresel kapitalist sisteme peşkeş çeken köle ruhlu ve ülkenin sadece ekonomisini değil, ekonomi üzerinden kültürünü, sanatını, eğitimini, devletin bizâtihî kendisini de kontrol eden Türkiye'nin kanını emen bu ülkenin her şeyine yabancı bir ekonomik elitler ve şirketler şebekesinin ülkeyi teslim alması ve emperyalistlere içeriden teslim etmesidir; yaşanan budur!Küresel ekonomiye entegre edilmesi demek Türkiye'nin kendi elleriyle intihar etmesi demek. Küresel ekonomiye entegre olmadan küresel ekonomiye müdâhil olunabilir mi Elbette ki olunabilir. Çin otokratik yapısına rağmen bunun bir örneğini sunuyor gibi. Gibi dedim çünkü bütünüyle özgün, kişilikli, karakterli, kapitalist sistemin dışında bir ekonomi modeli geliştirebilmiş değil Çin. Böyle bir derdi de yok, bunu gerçekleştirecek entelektüel derinliğe ve dinamizme de sahip değil. Mustafa Güldağı'nın Derin Çin kitabı bu konuda yazılmış, Çin'in