Ruh dolu bir Münih seyahati (1)
İki hafta önce Münih'ten girip Zürih'ten geçerek Lozan'dan ve Montrö'den çıktığımız ruh dolu 6 günlük bir seyahat gerçekleştirdik. Seyahatimizi MTO Avrupa yönetim ekibimizden Ayşe Akdağ kardeşimiz kaleme aldı. Seyahat boyunca bize eşlik eden Ayşe Akdağ Kardeşimizin samimi, dopdolu ve verimli seyahat yazısını sizlerle birkaç gün paylaşacağım. Zihin açıcı okumalar diliyorum.
Bismillahirrahmanirrahim.
Ramazan ayının son günlerinde, hocamızın 3. Almanya seferi için heyecan ve hazırlıklar başlamış durumdaydı. Bu sadece bir yolculuk olmayacak; gönüllere dokunacak, gönülleri dokuyacak bir seferin habercisiydi.
Cuma günü, Münih Havalimanı'nda, Münih DİTİB'den genç kardeşlerimiz ve Kaufbeuren şehrinden gelen Yeşim Bayer ablayla birlikte Yusuf hocamızı, Muharrem hocamızı ve Selim kardeşimizi karşılıyoruz. Uzun süre sosyal medya ve telefonla irtibatta olduğum Yeşim ablayı görünce, dönüp dönüp yüzüne bakıyor ve gülümsüyorum. "Kızım gibi seviyorum," deyişini hatırlıyorum. Ayakta oluşturduğumuz halka ile yolculuğumuzun ilk durağını belirliyoruz. Cuma namazı için Miraç Camii'nde buluşmak üzere araçlara dağılıyoruz.
Münih bize yaklaşık 5 saat mesafede ama kendimi sadece 2 saat yolculuk yapmış gibi hissediyorum. Nürnberg'den geçerken telefonla MTO Nürnberg temsilcimiz Gülsüm Kendir ablayla konuşuyor, heyecanımı paylaşarak duasını alıyorum. Cuma namazı sonrası Münih şehrini yakından görmeden önce Yusuf hocamız cami cemaatiyle hasbihal ediyor.
Bir kardeşimiz hocamıza, "Hocam, ben sizi çok özledim, neredeydiniz, iyi ki geldiniz," deyince Yusuf hocamız, "Ben sizi tanımıyorum ki, bu nasıl olur" sorusunu soruyor. Cemaatten olan kardeş, "Ben sizi iyi tanıyorum, biz sizi uzun süredir bekliyoruz hocam," diyerek hakikatin özlemini hissettiriyor. Yusuf hocamız, hafızları yetiştiren genç ve ihtiyar iki Osman ile tanışıyor; gençlerini ihmal etmeyen bu güzel Müslümanları tebrik ediyor.
Adamları yetiştiren adamları görmek,
onlarla hasbihal etmek,
derdinin eriyle erdem duymak,
tarifsiz bir şekilde tarihe yön vermek.
Bu duygunun tarifi olsa gerek..
Almanya'nın en büyük üçüncü şehri olan Münih'te gönüller birleşiyor ve şehri daha yakından tanımak için yola koyuluyoruz.
Bavyera eyaletinin başkenti olan bu devasa şehir, eyaletin önemli ekonomik ve kültürel merkezlerinden biri. Şehrin nüfusunun 1,6 milyon kişiye ulaşmasının sebebi, Almanya'nın en yüksek yaşam memnuniyetine sahip yerlerden biri olmasıyla ilişkili. Bu artış, şehrin yüksek yaşam kalitesi, ekonomik gücü ve eğitim olanakları sayesinde devam etmekte. Münih caddelerinde yürüdüğünüzde bu memnuniyeti hissedebiliyorsunuz.
Kültürel zenginliğine dikkat çeken ve milyonlarca turist ağırlayan bu büyük şehrin sokaklarında sessizlik ve huzur hâkim. Bu huzuru, ilk durağımız olan, 1972 Yaz Olimpiyatları için inşa edilmiş ikonik bir komplekste soluyoruz. 1968 ile 1972 yılları arasında, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşan bir moloz tepenin üzerine inşa edilen Olympiapark, çadır benzeri dalgalı çatısıyla tanınıyor. 291 metre yüksekliğindeki Olympiaturm ve Olympiasee adlı yapay gölü, yeşil tepelerle çevrili geniş alanıyla park, hem doğal hem de modern bir estetik sunuyor.