Kurban kıssası ne anlam ifade ediyor Bu soru soruldu ve üzerinde de çokça konuşuldu ama Kurban kıssası üzerinden bir medeniyet tasavvuru geliştirilebileceği kimsenin aklına gelmedi. MTO'nun en parlak talebelerinden Azerbaycan temsilcimiz Vuqar Azizof kardeşimiz -benim yazdıklarımdan da ilham alarak- kurban kıssası üzerinden nasıl imajinatif bir medeniyet mefkûresi geliştirilebileceğini gösteriyor. Bugün ve yarın onun bu konudaki nefis yazılarını sizlerle paylaşıyor olacağım.
KURBAN VE KISSAKurban yalnızca bir ibadet değil, aynı zamanda bir medeniyet kıssasıdır. İbrahim, İsmail ve kurbanlık hayvan; yalnızca tarihte yaşanmış bir hadisenin kahramanları değil, her çağda farklı yönleriyle tekrar zuhur eden bir semboller üçgenidir.
Bugün Türk-İslam dünyasının bu üç sembol üzerinden yeniden okunmaya ihtiyacı vardır. Çünkü bu üçü, kurucu aklı, gelecek nesli ve adil düzeni temsil eder.
Kurban, bu üç unsurun bir araya geldiği, "ihsan ve teslimiyetin" tarihsel ve toplumsal sahnede kesiştiği bir eşiktir.
KURUCU AKLIN KRİZİ VE TEVHİD ANLAYIŞININ YİTİMİ
İbrahim, hakikati bulmak için yıldızlardan ateşlere yürüyen bir tevhid arayıcısıdır. Bugün bu ruhu taşıması gereken yapılar; devlet aklı, ulema geleneği ve medeniyet strateji kurumlarıdır. Ancak gelin görün ki, Türk-İslam dünyasında bu kurucu akıl ya kimliksiz bir teknokratlığa ya da romantik nostaljiye sıkışmış durumda.
Devletler İbrahim gibi ateşe yürüyemiyor. Risk almayan, statükoyu yöneten bir akıl hâkim. Diyanet ve dînî kurumlar, İbrahim'in put kırıcı ruhundan uzak, ritüellere indirgenmiş bir din anlayışını yeniden üretmekle meşgul. Oysa İbrahim, hem putları yıkan bir mücahid hem de ümmetin inşasına temel atan bir mütefekkirdir. Bugünün İbrahimleri ise ya suskun, ya da sosyal medyada sloganî.
Kurucu irade yerini tüketici ve tepkisel reflekslere bırakmış. Bedel ödeyen öncülerin yerini, popülerlik arayan kanaat figürleri almış.
Medeniyet tasavvuru zayıf, reaksiyoner akıl baskın.
"İbrahim'in makamı boş. Davası miras bırakılmamış ya da unutulmuş. Ateşe atılmaya değil, vitrine çıkmaya hazır bir akıl dönemi yaşıyoruz."
İSMAİL NEREDE EĞİTİM SİSTEMİ TESLİMİYETİ ÖĞRETİYOR MU
İsmail, teslimiyetin timsalidir. Babasına Emrolunduğun şeyi yap!" diyecek kadar adanmış, kendi geleceğini Allah'a teslim edecek kadar iman doludur. Bugün bu İsmailî ruhu taşıması gereken kurumların başında eğitim sistemi, aile yapısı ve gençlik teşkilatları gelmektedir.
Ancak eğitim sistemi, adanmayı değil, yarışmayı öğretiyor. Gençlik, idealizmi değil; garantili maaşlı bir gelecek arıyor. Teslimiyet, kadercilik zannediliyor; iman, başarı için bir aksesuar. Modern İsmail'ler yerine "Ben ne kazanacağım" diyen hesapçı zihinler yetiştiriliyor.
Aileler de İsmail yetiştirmiyor, 'risk almayacak çocuklar' yetiştiriyor. Oysa İsmail olmak, kurban olmaya razı olmak değil midir Bu nesil, İsmail gibi secdeye varmadan kariyer planlarına dalıyor. Teslimiyetin yerini tüketim, adanmışlığın yerini aidiyet almış.
Gençlik, anlam boşluğu içinde ideallerin değil, algıların peşinde koşan bir zihin yapısı yaygın. Teslimiyet değil, tatmin arayışı hâkim. Aile, eğitim, toplum üçgeninde İsmailce bir karakter eğitimi eksik.
"İsmail, kurban olmaya değil; görünür olmaya, alkış almaya hazırlanıyor. Teslimiyetin değil, tüketimin öznesi."
KURBAN NEREDE ADİL DÜZEN'İN İHSAN'LA KURULMASI
Kurban, ihsana erişmiş bir semboldür. O hayvan, bir lütfun zuhurudur. Yani sistemin kurban vermesine gerek kalmadan rahmetin inmesidir. Bugün bu kurbanlık sembolü; adalet sistemi, iktisadi model ve toplumsal yardımlaşma ağı üzerinden temsil edilebilir.