Kalbin kubbeleri: MTO Akademik Yaz Kampları... Anadolu'da bir Medeniyet seferi (2)
2. KATMAN - "NEBEVÎ ŞUUR": DİRİLTİCİ BİLİNÇ
Nebevî Şuur, Peygamberî örnekliğin inşa ettiği bilinçtir. Direnişin dirilişe dönüşmesidir; farkındalıktır, bilinçli inşa gücüdür. Medeniyet burada ayağa kalkar, kendini yeniden tanımlar.
Yolumuz, Çorum'a doğru
ÇORUM: TARİH VE BİLİNCİN DİRİLİŞİNİN KULUÇKASIHz. Peygamber'in (sav) ahlakını taşrada yaşayan halka taşıyan ruh terbiyesi burada yaşanır. Bu şehir, gizli kahramanların, meçhul dervişlerin ve sönük görünen ama güçlü manevî öncülerin şehridir. Çorum, şöhretli merkezlerin ötesinde, Anadolu insanının sessiz derinliğini, istikamette yürüyen sabırlı direnişini temsil eder.
Şiar burada şuura dönüşür. Tarihsel idrakle, krizlere karşı bilinçli bir direniş inşa edilir. Osmanlı medeniyet ruhundan tarihin iç içe geçmiş halkalarından yola çıkarak, yakın tarihimizi bu halkada bir medeniyet tasavvurunun ışığında yeniden ele alıyoruz.
Tarih, düşüncenin somutlaşmasıdır; burada geçmişin yanlış anlamaları ve resmî tarih eleştirisiyle yüzleşilir. Eleştirinin aklı selimle yürütülmesiyle, tarihin kopuşu, İslâm düşüncesi içinde yeniden medeniyet perspektifinde inşa olunur. Hem buradan medeniyet krizinin felsefi temelleri ve bu krizden çıkış yolları tartışılır.
Tarih bilinci, gençliğin eylem ve varoluş anlayışına dönüşür. Gençlik, bu tarih serüveninde medeniyetin yeniden inşası için öncü rol alır.
Geçmişten alınan nefes, bu kampta direniş suuruna dönüşüyor. Çorum kampı, tarihi bir kimlik değil bir duruş olarak okumayı öğretir. Medeniyet sadece kurmak değil kurduğunu korumakla da ilgilidir.
İşte buradaki tarih okumaları ve medeniyet mefkuresiyle mayalanan gençlikte aktif bir bilinç ortaya çıkar: Bil ki sen, mazinin emaneti ve istikbalin sorumlususun.
Tarih bilinci ve kriz anlayışı, Necip Fazıl'ın tokat gibi fikirleriyle gençlikteki varoluşsal direnişle somutlaşır. Çorum'da tarihe ve krize olan direniş sadece sloganik değil, bir tohum gibi, topraktan kendi hakikatine doğru tohumun toprağa direnişi, tohum içindeki potansiyelin kabuğa olan direnişi. O direniş ki, kendinden taşarak, Sezai Karakoç'un diriliş rüzgarıyla buluşur. Onun diriliş nesli, medeniyet tasavvurunun ete kemiğe bürünmesidir. Çorum kampı, varoluşa ulaşan serüvenin MTO ile zirveye ulaşmış ahvalidir. Buradan artık tarihe yeni bir kurucu nesil öncü nesil halkaya eklenir.
Gençlik, böylece hem tarihsel mirası sahiplenir hem geleceği kurmaya adaydır.
Çorum: Nebevî Şuur'un Anadolu'daki derin hafızası. Sessizliğinde bir peygamber ahlakı, sabrında bir medeniyet inşası saklı. İskilipli Atıf hocanın Osmanlı ruhundan Cumhuriyete tohum olarak düşen nefesi...
İşte bu kıvama gelmiş nesli yeni bir soru meşgul eder: bilim ve teknolojiyle olan ilişkisini sorgulamaya başlar.
Bu da kampın istikametini sıradaki durağa götürür: Erzincan...
ERZİNCAN: ANADOLU RUHUNUN DOĞU'YA AÇILAN KAPISI, BİLGİYLE DİRENİŞİN VAROLUŞA GEÇTİĞİ MEKÂNBilinç burada tahkim edilir. Bilgi, akıl ve hikmetle donanarak doğuyla temas eder. Nebevî Şuur, bir koruma hattına dönüşerek, medeniyeti ilimle tahkim eder. Erzincan, Osmanlı-Safevî hattının tam üzerinde yer alır. Bu, onu siyasî bir sınırdan çok medeniyetin doğu koridoru hâline getirir.
Doğu'dan gelen kültürel ve fikrî akımların süzgeçten geçirildiği ve Anadolu'ya irfan olarak aktarıldığı bir köprü konumundadır.