Bir ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin altını nasıl oyabilir

Eğitim, bir medeniyet meselesidir. Medeniyet, bir toplumun geçmişten geleceğe yürümesini sağlayan inançlar ve değerler manzûmesinin hem ifadesidir hem de ifade edicisi.

Bendeniz burada her şeyden önce bu toplumun medeniyet mefkûresi yok edilerek yok olmanın eşiğine sürüklendiğini, bir topluma sadece medeniyet mefkûresinin verebileceği benzersiz iddiaları, rüyaları ve ufku yok edilerek bu toplumun yok olmaya ramak kalan "ilkel / kültürsüz, iddiasız, ruhsuz" bir topluma dönüştürüldüğünü söyleyeceğim.


EĞİTİM BİR MEDENİYET MESELESİDİR

Her toplumun eğitim sistemi, kültür-sanat dünyası ve medya rejimi, o ülkenin geçmişten geleceğe yürümesini sağlayan medeniyet dinamikleri, ilkeleri ve değerleri üzerine inşa edilir.

Fransız eğitim sistemi Fransız değerleri, kültürü, muhayyilesi, iddiaları üzerine inşa edilmiştir. Alman eğitim sistemi de Alman tarihi, kültürü ve değerleri üzerine inşa edilmiştir. Aynı şey İngiltere için de İspanya için de İtalya için de geçerlidir. Aynı şey Çin için de Hindistan için de Japonya için de geçerlidir.

İnsanlık tarihinde çığır açan, öncü işlere imza atan, tarih yapan, tarihin akışını değiştiren her ülkenin eğitim sistemi, kültür, sanat, düşünce ve medya dünyası o ülkenin medeniyet ilkeleri, dinamikleri ve değerleri üzerine inşa edilmiştir. Başka türlüsünü düşünmek cinayettir! Sözgelişi Fransa'nın, Alman veya İngiliz ya da Japon kültürünü, değerlerini taklit etmesini hayal etmek bile ne kadar saçmadır, değil mi!

Elbette ki, ülkeler, medeniyetler, kültürler birbirilerinden ödünç alarak nefes alabilirler ve varlıklarını sürdürebilirler.

Ama taklit ederek değil. Taklit, çürümenin ve yok olmanın başlangıcıdır. Bu dünyaya söyleyecek bir sözü olmayan toplumlar ancak onu bunu taklit ederler.

Ama taklit ederek uzunca bir süre varlığınızı sürdüremezsiniz. Taklit, sizin siz olmadığınızın göstergesidir. Sizin başkası olamayacağınızın da.

Kendi olamayan, başkalarına ne olması gerektiğini söyleyemez. Kendini bilemeyen, kendini bulamayan asla kendi olamaz.

Biz sıradan, nevzuhûr bir toplum değiliz. Biz, dünyaya kültürde, sanatta, düşüncenin her alanında büyük sözler söylemiş, büyük eserler veren büyük öncüler armağan etmiş asil bir medeniyetin çocuklarıyız.

Ama son iki asırdır biz yokuz. Yok oluyoruz...

Sadece Batılıları taklit ediyoruz. Batılılar üretiyor, biz onların ürettiklerini tüketiyoruz her alanda. Onlar teori geliştiriyor, biz onların geliştirdiği teoriyi, kültürü tepe tepe tüketiyoruz sadece.

Batılılar özne, biz nesneyiz. Batılılar gerçek, biz Batılıların gölgesiyiz. Batılılar konuşan, biz ise Batılıların konuştuklarını konuşan palyaçolarız!

Böyle gitmez!

Böyle giderse, bu ülke yok olmaktan kurtulamaz.

Kendi medeniyet değerlerini öğrenemeyen kuşaklar, epistemik kölelere dönüşmekten ve zihnî felçleşme yaşamaktan, sonra da tarihten silinmekten, yok olmaktan kurtulamazlar.

Türkiye'de büyük bir cinayet işleniyor: Tanzimat'tan bu yana aşağılık kompleksiyle yetişen, özgüveni sıfırlanan, Batı kültünün posası çıkmış ürünlerini tüketmeyi, en aşağılık, pespaye değerlerini taklit etmeyi marifet sanan, aslında epistemeik kölelere, tasmalı çekirgelere dönüştüğünü farkedemeyen, dünyaya söyleyecek hiçbir sözü olmayan palyaçolar yetiştiriyoruz sadece.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çok yerinde ve çığlık atarcasına söylediği gibi medeniyet dinamikleri dinamitlenmiş, kültürü ve değerleri inkâr edilmiş bir toplum ve çocukları, bırakınız dünyaya insanlığın önünü açacak bir şeyler söyleyebilmeyi, kültürel intiharın eşiğine sürüklenmekten bile kurtulamazlar.


ZORUNLU EĞİTİM, SORUNLU EĞİTİMDİR

Bugünkü yazının konusunun kalbine geliyorum şimdi…

Zorunlu eğitim, sorunlu eğitimdir.

Yıllar önce böyle özlü bir cümleyle özetlemiştim bu netameli zorunlu eğitim sorununu.

12 yıllık kesintisiz eğitim, diplomalı işsizler ordusu yetiştiriyor sadece.

O yetmiyormuş gibi bir de üstüne üstlük ülkenin ekonomisine dinamit yerleştiriyor!

Ara eleman bulunamıyor, çoban bile Afganistan'dan ithal ediliyor! Böyle böyle ülkenin sosyolojisine de dinamit yerleştiriliyor!

Yanlış yanlıştır. 28 Şubat ihaneti, İmam Hatip Liseleri'ne darbe vurmaya kalkıştı; vurdu da nitekim. Ama ihanet sadece bununla sınırlı kalmadı. 28 Şubat ihaneti, ülkedeki meslek eğitimini bitirme noktasına getirdi; sonuçta ülkenin sanayisi çökmenin eşiğine sürüklendi, sosyolojisi de alt üst oldu!