Balaga Tekkesi: Tarihin 'ya Hû' çekilerek yapıldığı mekân
Balkan seyahatimizin en ruhânî mekânlarından birindeyiz. Arındık. Dirildik. Kendimize geldik. Seyfullah Yiğit kardeşimin yazdıkça güzelleşen kalemiyle sunuyorumSarı Saltuklularla birlikte Müslüman olan bir grup Boşnak, Fatih Sultan Mehmed'in ordusuyla birlikte Bosna'nın fethine katılırlar. Fatih, Boşnakça konuşur. Boşnakça tarihî ve kültürel değeri çok yüksek önemli bir ferman da yazar. Bu ferman el'an bir kilisede korunmaktadır. Fetihten sonra Boşnaklar peyderpey Müslüman olup İslâm'a hizmet ederler. O günden bugüne de Müslümandırlar elhamdülillah... Çok zor zamanlarda bile İslâm'a hizmet etmekten geri durmamışlar. Bilge adam Aliya'nın önderliğinde 1993-95 yıllarında verdikleri mücadele, bunun örneklerinden sadece biridir.Balaga tekkesindeyiz. Alperenlerin Balkanlarda gelip yerleştiği ilk yerde... Sırtlarını Neretva Nehri'nin içinden çıktığı kayalıklı bir dağa vermişler. Dağ aslında bir sembol. Dağdan ziyade dağın sahibine güvenirler erenler... Sebepler dünyasında yaşadığımız için ve de savaşçı olmanın getirdiği sorumluluklardan dolayı burayı tercih etmişler. Alperen aslında şöyle bir anlama da gelmektedir. Dünya-ahiret dengesini kuran mutedil insanlar... Evet, Balaga tekkesinin konumundan dolayı bu tanımı çıkartabiliriz.Bu tekkenin kendisi bir çağrıdır. Bu çağrının sesi, Neretva Nehri'nden akan yeşil suyun sesidir... Mazlumlara, ab-ı hayat, zalimler için ise, kâbus olacak bir çağrıdır bu çağrı! Alperenler... çift kanatlıdır. Öncelikleri gönül tellerini titretmektir. Kılıçları zalimler içindir alperenlerin. Meseleleri İslâm'dır. Bütün insanlığın ebedî kurtuluşları tek gayeleridir. Alperenleri Kaşgar'dan buralara kadar getiren şey, İslâm coşkusudur. Bu ne güzel bir coşkudur...Balaga tekkesinde, Yusuf Hoca ve seyahat arkadaşlarımız bir odada hasbihal ederken, ben, yan odada, açık pencereden dağın altından çıkan Neretva'nın su sesini dinliyordum. Suyu dinleyerek tefekkür halindeydim... asırlar boyunca akan nehir ne söyledi şimdiye kadar ve ne söylüyordu şimdilerde, bunu tefekkür ediyordum... burayı çok sevmiştim. İçimde acayip bir his... kıpır kıpır bir hal üzere temaşa ediyordum asırlardan bu yana çağrısına çağıran Neretva'yı...Balaga Tekkesi, dağın oval yapısından dolayı büyükçe bir kayanın altında inşa edilmişti. Kaya üzerinize düştü düşecekti, öyle hissediyordunuz. Bu bile erenlerin dağdan ziyade dağın sahibine teslim olduklarının bir deliliydi. Bu durumu, Muharrem abi fark etmeme vesile oldu. Tam dergâha girerken kayayı gösterdi. Bu adamlarerenler, hakikaten tam teslim olmuşlar. Bakar mısın bu yukarıda duran büyükçe kayaya. Başımı kaldırıp baktığımda, evet, erenler gerçekten ERMİŞLER diyebildim!Sayıların dünyasında yaşıyoruz. Öyle tefekkür ediyordum Balaga Tekkesi'nden Neretva Nehri'ni tefekkür ederken... Mânâyı ötelere atalı epey olmuştu. İstatikî verilerin ölçü olarak kabul gördüğü bir dünyanın azınlıklarıydık, Balaga Tekkesi'nin misafirleri olarak... Niçin buradaydık Modern insanın yaşadığı çıkmazlarda olduğumuz için mi yoksa kendimizi fıtrat üzere yeniden inşa etmenin derdinde olduğumuz için mi buradaydık Sahi biz Balaga Tekkesi'nde ne arıyorduk Turist değildik, burası kesinlikle doğruydu. Peki, sadece bir seyyah mıydık yoksa seyyahlığın da ötesinde; modern zamanlar fatihi olarak bizler de Sarı Saltuklar gibi İslâm coşkusuyla buralara o aşkın fetih coşkusunu yeniden diriltmek için mi gelmiştik Bütün bunları ve daha fazlasını o pencerede tefekkür ediyordum. Biz ve onlar arasında o kadar çok fark vardı ki. Onların, alperenlerin dünyasında TEVHİD-NÜBÜVVET esastı. Dava buydu. Gerisi sadece teferruattı. Mesele hâkim olup hükmetmek değildi. Hakiki ve adil bir nizam olan İslâm Medeniyetini Rıza-i İlahi doğrultusunda yeryüzünde hâkim kılabilmekti ve böylece bütün insanlığı hem felaha hem de salaha çıkarabilmekti. Eskiler bunun için gaza ederdi. İslâm medeniyetinin yerini alan batı uygarlığı ise sadece hükmetmek için savaşıyor. Hatta savaşmıyor artık, SOYKIRIMLAR yapıyor. Gazze bunun en vahşî bir şekilde uygulandığı yerlerden biridir şimdilerde...Balaga Tekkesi, İslâm medeniyetinin tıpkı Neretva Nehri gibi tertemiz ve geçtiği her yere hayat vererek akan bir nehir misalidir. Batı uygarlığı ise Gazze'deki soykırımdır, vahşettir, yıkımdır, zalimliktir, bebeklere bile bir damla suyu engelleyen barbarlıktır batı uygarlığı. Gazze, katil İsrail ve destekçisi batı uygarlığı savunucularının mezarı olacaktır. Yeni sistem Balaga tekkesidir! İnsanlığın aradığı NEFES, İslâm medeniyetindedir. İşte Balaga tekkesi burada ve şunu haykırmaktadır: İslâm, her fıtrata uygundur. Her fıtrat kendisi kalarak Ya Hû'ya gidecek bir yol bulabilir İslâm'da. Bu tekke, o