Orta Doğu'nun Ateşi ve Türkiye Ekonomisinin Terazisi
Ortadoğu yine hararetli. İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırı ve ardından İran'ın Hayfa'daki petrol rafinerisini hedef almasıyla bölge, zaten gergin olan dengeyi büsbütün kaybetti. Peki bu kızgın coğrafyada her patlayan roket, Türkiye ekonomisinin hangi fay hattını sarsıyor
Enerji ithalatına bağımlı bir ülke olarak Türkiye, bölgedeki her çatışmayı doğrudan bütçesinde hissediyor. Hürmüz Boğazı'nda bir tanker tehdit edilse bile Brent petrol yukarı tırmanıyor. Mayıs sonunda 64 dolar olan Brent petrol, 20 Haziran itibarıyla 77 doları aştı. Sadece iki ayda 20'ye yakın bir artış. 13 Haziran'daki saldırılarla tek günde yaşanan 7'lik sıçrama, bu kırılgan zeminin ne kadar kaygan olduğunu hatırlattı.
Zaten yüksek seyreden fiyatlar, enflasyon cephesinde yeni bir baskı yaratıyor. Türkiye'de yıllık enflasyon 35,4, ama bu kâğıt üzerindeki değer. Oysa "enflasyon" tek rakamla ölçülse de, Türkiye'de herkes aynı hayatı yaşamıyor. Herkes aynı sepete atılıyor ama o sepetin içindeki yangın, İstanbul gibi metropollerde iliklere kadar hissediliyor. Raflar boş değil belki, ama cepler her zamankinden daha dolu hesaplarla boşalıyor. Çünkü enerji maliyetleri arttıkça, iğneden ipliğe her şeyin fiyatı tırmanıyor. Ve döviz kuru O da bu yangında ayrı bir körük. Kur yukarı, ithalat maliyeti yukarı, fiyatlar yukarı.
Ama mevzu sadece enerji değil.
Yollar Uzun, Gölge Büyük
Yemen'deki Husi saldırıları Kızıldeniz'i dar ediyor, Hürmüz Boğazı'ndaki riskler Körfez ticaretini kilitliyor. Türkiye'nin Afrika ve Orta Doğu'ya uzanan ihracat yolları, lojistikte ek maliyet ve zaman baskısıyla karşı karşıya. Türk ihracatçısı hem navlunda hem termin süresinde rekabet avantajını yitiriyor.
Bu da yetmezmiş gibi, Avrupa'da yaşanan ekonomik durgunluk, Türkiye'nin en büyük pazarı olan AB'ye bağımlılığı daha da sorunlu hale getiriyor. Alternatif pazarlar arayışı, bu denklemde kolay bir çözüm sunmuyor. Ortadoğu'daki her kriz, haritayı biraz daha karmaşık hale getiriyor.
Suriye: Fırsatla Riski Yan Yana Taşımak
Suriye'de dengeler değişiyor. Esad sonrası yeni dönemde HTŞ liderliğindeki yapılanmayla Türkiye'nin sahadaki etkisi artıyor. Türkiye hem Suriye Milli Ordusu üzerinden hem de diplomatik kanallarla burada masada olmak istiyor. Peki ne kazanabilir
Cevap: Çok şey. İnşaat, tarım, lojistik, gıda... Suriye'nin yeniden inşası bu alanlarda Türk şirketleri için dev bir pazar anlamına geliyor. Coğrafi yakınlık, saha tecrübesi, maliyet avantajı Türkiye'yi bu süreçte öne çıkarabilir.
Ama riskler mi Az değil. Bölgede tam istikrar hâlâ sağlanmış değil. Milis gruplar, güvenlik tehditleri ve elbette, Türkiye'deki 3,6 milyon Suriyelinin gönüllü geri dönüşü gibi zorlu meseleler, bu fırsatları dikenli bir yolda yürümeye zorluyor.