Küçük Donald'ın babası Fred'den öğrendiği bir hayat felsefesi vardı.

Bu hayatta ya kazanansındır ya kaybeden.

Ya ezensindir ya ezilen.

Donald askeri okulda da, iş hayatında da, televizyon dünyasında da, siyasette de bu şiarı kaybetmedi.

Ezilmemek için ezmek zorundaydı.

*

İkinci başkanlık döneminde de aynı izleri görebiliyoruz.

Avrupa'yı, Asya'yı, Güney Amerika'yı sopayla yola getirmeye çalışan bir Donald var.

Öte yanda da 7 ayda illallah etmiş bir dünya.

Gümrük vergileri, bombalamalar, ticareti kesme gözdağı, cehennemi yaşatma tehditleri...

Duruma göre sopanın boyu uzayıp kısalıyor.

*

Geçenlerde Şi'nin görkemli askeri geçiti vardı.

Yanına almış Putin ve Modi'yi...

Resmen şov yapıyordu.

Var mı bize yan bakan dercesine.

Trump itiraf etti.

Gece geç saatlere kadar oturup televizyondan izlemiş.

Bozuntuya vermedi ilk birkaç gün.

Sonrasında lisedeki havalı arkadaş grubuna girememiş delikanlı gibi sosyal medyasına yazdı.

"Bize karşı komplolar kurarken Putin'e ve Modi'ye selamlarımı ilet."

Yetmedi...

Bir de "Rusya ve Hindistan'ı Çin'e kaptırdık" dedi.

*

Belli...

Dünyanın popüler çocuğu olamamak fena dokunmuştu.

Peki Trump'a Rusya ve Hindistan'a sahip olduğu sanrısını yaşatan hangi sendromdu

Zorba tarzının birçok ülkeyi Çin'in kollarına ittiğinden haberi var mıydı

*

Putin ve Modi'nin gerçek kankaları Şi ile takılması bizim Donald'ı niye bu kadar triplere sokmuştu ki

Halbuki tarihsel olarak onun kankaları Starmer, Macron, Merz falan olmalıydı.

Peki onlara nasıl davranıyor

Her fırsatta fırça üstüne fırça.

*

İki güzel laf vardır bizde.

- Bir insan 7'sinde neyse 70'inde de odur.

- Can çıkar huy çıkmaz.

Bizim 79'luk Donald, herkesi döve döve hizaya getirmeyeceğini bir gün anlayabilir mi

Ve en önemlisi...

Dünya sahnesinde kadim ittifakların yeni heveslerden önce geldiğini çözebilir mi

*

Zorbalıkla güzellik olmaz.

Yolun başından beri seninle olanı satarsan da bir gün yalnız kalırsın.

Bakalım bizim Donald ne zaman anlayacak.
'BARIŞ BAŞKANI'NIN SAVAŞ BAKANLIĞI
1945 sonrası kurulan düzen bitti.

Hâlâ daha kanıt arıyorsanız...

Trump'ın Savunma Bakanlığı'nın ismini Savaş Bakanlığı olarak değiştirmesine bakın.

Çünkü bu yalnızca simgesel bir isim değişikliği değil.

Bakın...

Savaş Bakanlığı ismi 1947'de değiştirilmişti.
2. Dünya Savaşı bitmiş.

Yeni dünya düzeni kurulmuş.

ABD de başına geçmiş.

Denmiş ki...

Artık savaşların ülkesi değil, kurallar, refah ve savınma ülkesi olacağız.

Ha öyle oldu mu derseniz...

Hayır.

O "Savunma Bakanlığı" birçok coğrafyaya kan, ölüm ve gözyaşı götürdü.

İşte tam da bu sebeple Savaş Bakanlığı'nın neler yapabileceğini tahmin bile etmek istemiyorum.

Demem o ki...

Savaş Bakanlığı öyle masumane, Trump'ın keyfinden, gülüp geçmemiz gereken bir an değil.

"Ben Barış Başkanıyım" diyen Trump'a da diyecek bir şey yok zaten artık.