Amerika'nın haini İsrail'in kahramanı

Jonathan Pollard... 1954 yılında Teksas'ta Yahudi bir ailede dünyaya geliyor.

1979 yılında ABD Donanması'na istihbarat analisti olarak giriyor.

Yıllar geçiyor ve Pollard, 1984 yılında bir aracı vasıtasıyla İsrail ordusuna ulaşıyor ve İsrail'e belgeler ulaştırmak istediğini iletiyor.

Avi Sella isimli İsrail subayıyla buluşan Pollard, ilk casusluk eylemini mahrem ABD belgelerini Sella'ya vererek gerçekleştiriyor.

*

O yılın kasım ayına gelindiğinde Pollard artık haftada üç gün gizli belgeleri kaçırıp ayda iki kez Washington'daki bir evde İsrail'in büyükelçilik yetkilileriyle paylaşmaya başlıyor.

1985 yılına gelindiğinde İsrail, Pollard'ın aylık casusluk maaşını 1500 dolardan 2 bin 500 dolara çıkarıyor. Bugünün parasıyla yaklaşık 8 bin dolar. Her yıl da sabit 30 bin dolar vaat ediyorlar.

Pollard bir süre bavullar dolusu belgeleri İsraillilere teslim etmeye devam ediyor.

Haberin Devamı

Pollard'ın İsrail'e sattığı mahrem belgeler o kadar fazlaymış ki... Dönemin ABD Savunma Bakanı "Bir depoyu dolduracak kadar" demişti.

*

17 Kasım 1985'te Pollard bir diğer teslim buluşmasına gittiğinde kapıya her zamanki İsrailli çıkmıyor. Pollard bu işten şüphelense de bozuntuya vermiyor.

Ertesi gün Pollard, çalıştığı yerin otoparkında FBI ajanları tarafından gözaltına alınıyor. Sorgu sırasında o zamanki eşi Anne'i arıyor. Aralarındaki şifre olan "kaktüs" kelimesini söyleyip evdeki tüm gizli belgeleri yok etmesi gerektiği sinyalini veriyor.

21 Kasım'da Pollard çifti İsrail Büyükelçiliği'ne iltica başvurusu için gittiklerinde tutuklanıyorlar. İkisi de casusluk suçlamalarını kabul ediyor.

1987'de Pollard ömür boyu, eşi 5 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Eşi birkaç yıl içinde hapisten salıveriliyor. Ve artık Anne, Jonathan'ın "eski eşi" oluyor.

*

Hapisteyken İsrail, Pollard'ın salıverilmesi için büyük çaba sarfediyor. Hatta İsrail hapishanesindeki bazı isimlerle takas öneriyor. Yetmedi... 1995 yılında Pollard'a vatandaşlık bile veriliyor.

İsrail yıllarca Pollard'ın resmi bir İsrail ajanı olmadığını savunuyor... Ta ki 1998'e kadar. O yıl dönemin Başbakanı Netanyahu, Pollard'ın resmen İsrail istihbaratına çalıştığını kabul ediyor. Pollard, hapisteyken İsrailli bir kadınla evleniyor.

Haberin Devamı

2015'te şartlı tahliye ile salıveriliyor. 5 yıllık seyahat yasağı kalktığı gibi 2020'de soluğu İsrail'de alıyor.

*

Pollard'ı İsrail'de kim karşılıyor Bildiniz... Netanyahu. Pollard'a ilk sözleri "Evine hoş geldin" oluyor.

*

"Benim aidiyetim İsrail Devleti'nedir" diyor Pollard ve ekliyor: "Önce İsrail' doktrinini tüm kalbimle benimsiyorum ve bu yüzden 30 yıl hapis yattım."

Adam tam bir İsrail fanatiği anlayacağınız.

E peki ben tüm bunları niye anlattım

*

Trump'ın İsrail Büyükelçisi siyonist Mike Huckabee, Pollard'ı temmuz ayında gizlice ABD Büyükelçiliği'nde kabul etmiş de ondan.

Amerika'nın hüküm giymiş haini, İsrail'in kahramanı neden gizlice Amerikan elçiliğinde ağırlanır

Haberin Devamı

Bu da bir hainlik midir

Pollard, casusluktan emekli olmuş mudur

Peki Trump buna ne der

*

Cevabı geçen gün Beyaz Saray verdi... "Bu görüşmeden haberimiz yoktu ama Büyükelçimizin yanındayız."

Pes artık... Pes.

Sadece şu olay bile "İsrail mi Amerika'yı yönetiyor" diye soranlar için yol gösterici olur.

Ama asıl düşünmesi gereken... Haininin elçiliğinde kahraman olarak ağırlandığını gören Amerikalıdır.

SİYASET TAM OLARAK BUDUR

AMERİKA'da bir laf vardır: "Game recognizes game." Bir işte usta olan, ustayı gördüğünde şıp diye tanır. İşte yeni New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani, Başkan Trump'ı ziyarete gidince aklıma bu söz geliverdi.

*

Trump, Mamdani'yi övgüye boğdu. Seçim kampanyasını ne kadar beğendiğini, ne kadar yetenekli olduğunu, iyi bir siyasetçi olduğunu ve New York'u yeniden harika yapacağını söyledi.

Haberin Devamı