Üzülürler!.. Ötesini bilmem!..

Şimdiden söylemeliyim ki; CHP'li büyükşehir belediye başkanlarına

İl, ilçe ve belde belediye başkalarına çok daha büyük işler düşüyor.

Onlar bunun farkındalar mı

Umarım farkındadırlar ve enerjilerini gereksiz kullanmazlar.

Ve görünen o ki CHP'nin öncelikle de İstanbul'da bu dönem seçilen adayları, ilçelerinin tüm mahallelerini yerinde tespit yapmak üzere ziyaret edip, vatandaşı dinlemeye başladılar bile.

İyi bir şey mi

Evet!

Devam eder mi

Bekleyelim görelim.

Neden öyle diyorum biliyor musunuz

Bu zamana kadar AKP, insanı ıskalayıp, betona yatırım yaparak 20-25 yıl iktidarlarını sürdürdü.

Özellikle de 2019 yerel yönetimler seçiminde betona yatırım yapan AKP, 15 büyükşehri kazanırken, CHP 11 büyükşehir belediyesi kazanmış.

Beş yıl sonra 2024'te 'İnsan odaklı' çalışarak;

Büyükşehir sayısını 11'den 15'e çıkartırken, il sayısını da 10'dan 21'e,

İlçe belediye sayısını ise 191'den 316'ya çıkartmış.

Sonuç: CHP bu seçimlerde Türkiye'nin 1. partisi oldu.

AKP ise -maalesef- güven kaybına uğradı ve 2. parti oldu.

Bu durum, CHP açısından ne kadar mutluluk verici(!) ise AKP açısından da o kadar üzüntü verici(!) kuşkusuz!

Her şeye rağmen bu sonuç öncelikle her iki partiye, "Aklınızı kullanın!" da diyor gibi geliyor bana.

Şöyle de bir gerçek var.

Yenilenen ve kendini değiştiren, insan odaklı yol izleyen CHP, 2024-28 arasında çok daha fazla insana dokunmaya devam ederse, 2028'de genel iktidar olması, inanın hiç de sürpriz olmaz. Ama biliyoruz ki burası Türkiye ve bu köprünün altından -bulanık ya da duru- daha çok sular akar!

O nedenle birisi 'Hüsran'la kendini kahretmemeli; diğeri ise 'Başarı' sarhoşluğu yaşamamalı.

İddiası olan bütün siyasi partiler, 2028'e kadar enerjilerini en üst düzeye taşıyıp, zamanı geldiğinde milletin önüne çıkmalılar.

İnsana dokunmalılar!

Toprağı incitmemeli, kuşları zorunlu göçe zorlamamalılar!

İnsanın öncelikli ihtiyaçlarına dokunmalılar!

Gereksiz tartışmaların içine girmemeliler!

Kibirden, büyüklenmeden ve polemiklerden uzak durmalılar!

Yani ihtiyacı olana yemek vermemeliler, balık tutmayı öğretmeliler.

Milletin derdiyle 'Samimi' dertlenmeliler ki işin sonrasında, sonuca kendileri de şaşıracaklarJ.