Saniye Sultan; O bir Cumhuriyet dönemi kadınıydı

Kendisiyle tanıştığımda 22 yaşındaydım.

Onun prensesini sevmiştim.

Hem de öylesine sevmiştim ki 50 yıldır elini hiç bırakmadım.

O da benim elimi bırakmadı.

O sultan, öyle bir prenses yetiştirmişti işte!

*

Saniye Sultan, kendi sessizliği içinde kendini öyle bir yetiştirmişti ki anlatılır gibi değil…

Okul görmemiş…

Mektep medrese görmemiş…

Ana sevgisi nedir bilmemiş…

Kumkapılı Marangoz Hüsnü Dilekçi Bey ile evlenmiş, derme-çatma bir kulübe içinde yuvasını kurmuş.

İlk yılları… hatta epey yıllar bir türlü o fakirlikten kurtulamamış…

Ama o Saniye Sultan, ailesine öyle bir sahip çıkmış ki kocanın kendisine verdiği üç kuruş parayla evini geçindirmiş,

Çocuklarını yedirmiş içirmiş…

Kocasına:

"Bu verdiğin parayla ben ne yapayım Efendi" dememiş.

"Bu parayla ben neler yapabilirim" diyerek, haftaya kadar yetiştirebilmenin hesabını yapmış…

*

Saniye Sultan, aile planlamasını öyle güzel yapardı.

Oysa o, ne ekonomi bilir ne de çok para görmüştür eli, ancak ne var ki o ev ekonomisini…

Ev yönetimini muhteşem bir şekilde çekip çevirmiştir yıllar boyu.

*

Saniye Sultan, kendi evinde, evinin sultanı…

Mahallede. Mahallelinin Saniye Hanımı…

Benim için ise kayınvalidem olarak tanıdım kendisini.

*

Hani kayınvalide, kayınpeder isimlerine karşı önyargılarımız vardır ya…

Damatlara ve gelinlere karşı ketum olan…

İstediğini yaptıran…

Evinde bir hizmetçi gibi kullananlar hani…

Hiç de öyle değildi.

Hani sessizdi de…

Ama yere bakan yürek yakan değildi…

Sessizdi, ama gönüllere bir girdi mi, bir daha çıkması mümkün değildi Saniye Sultan'ın.

Ne gönüller onu bırakırdı ne inandığı gönüllerden vazgeçerdi Saniye Sultan!..

*

Benim kayınvalidemdi…

Konuşursan konuşurdu… sorarsan söylerdi…

Bir yardım istenildiği zaman ne yapar eder, bulur buluşturur yardım isteyeni eli boş göndermezdi.

Ben kimseyi eli boş gönderdiğini hiç görmedim.

Sevdiğini belli etmezdi ya. sevdimi de tam saverdi.

*

Beni de öyle sevdi işte.

Tam sevdi…

Bana öyle sahip çıktı ki anacığımı kaybetmemin sonrasında Saniye Sultan benim anam olmuştu.

Dertleştiğim…

Dertlendiğim…

Sıkıntılarımı paylaştığım…

Mutluluğumu paylaşmak için can attığım.

Yalnızlığımda yol arkadaşım.

Evim, evine 15-20 adım mesafede olan en yakın komşum.

*

Böyle komşu dostlar başına biliyor musunuz

Ana sözcüğünün elli yıl, tam tamına karşılığını verdi…

Yapmacık değildi.

Samimiydi…

İçtendi…

Ve sımsıcak sahiplenirdi…

*

Ve biliyor musunuz, ben yazdığım köşe yazılarımı kimi zaman gazeteye göndermeden önce Saniye Sultan'a okurdum.

Anacığıma yani…

Beni can kulağı ile dinlerdi…

Hatta kimi yerlerini de düzültmemi bile isterdi.

Oysa, beni ondan başka canı gönülden dinleyen olmamıştı bizim ailede ya o, bir günden bir güne beni geri çevirmedi.

*

50 yıllık birlikteliğimizde ben onun bir günden bir güne namazını aksattığını…

Orucunu tutmadığını…

Yalan konuştuğunu…

Birinin dedikodusunu yaptığını…

Öfkelendiğini…

Bağırıp çağırıp öfkesini dindirmeye çalıştığını görmedim.