O günleri görebilir miyiz

Yıllardır bu mesleğin içinden biri olarak, "Siyasetin aba altından sopa gösterme sanatı" olmadığını

"Üretme

Kucaklama

Sahiplenme

İstihdam meydana getirme

Refah ve huzuru sağlayabilme becerisi ya da sanatı" olması gerektiğini öğrendiğimi söylemek isterim.

İzleyebildiğim kadarıyla kimi siyasiler meydanlarda öyle güzel meydan okuyup, aba altından sopa gösterirlerken, kimileri de ne meydan okuyor ne de hiddetlenip öfkeleniyorlar.

Ne yapmışlarsa onları anlatıyorlar

Ne yapamamışlarsa da neden yapmadıklarını ya da yapamadıklarını anlatıyorlar.

Onları, meydanlardan izleyebildiğim kadarıyla beden dillerine bakıyorum da:

Öfke yok

Hırçınlık yok

Tehdit yok

Küçük görme yok

Ve yüzleri de tebessüm ediyor.

Diğerleri ise, siyaset etiğinin dışında 'Hiddet ve öfke'nin dışa vurumu rahatlıkla görülebiliyor ki sahiden de böylesi söylemler oldukça üzüntü verici

Birlik ve beraberlikten

Kardeşlikten

Paylaşmaktan

Bir arada mutlu ve mesut yaşamaktan, söz eden siyasetçilerin, meydanlarda ayrıştırıcı ve öfke kusan dil kullanmalarına çok üzülüyorum!..

Sahi söylüyorum, üzülüyorum!..

Ayrıştırıcı

Aşağılayıcı dil kullananları, bir türlü içime sindiremiyorum.

Buradan da anlıyorum ki benim ülkemde siyaset, bir anlamda "Meydan okuma sanatı" haline getirilmiş gibi.

Geçtiğimiz günlerde CHP'nin Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Hanımefendi'nin, yanında Genel Başkanı Özgür Özel olduğu halde, kullandığı ifade bir siyaset kadının, ya da siyaset adamının kullanacağı bir ifade olmasa gerek.

Velev ki akılda böyle bir düşünce olsa bile onların, tüzel kişilik olarak sizi ziyaret etme talepleri olduğunda ya kabul etmeniz gerekecek ya da neden kabul etmediğinizin gerekçelerini kamuoyu ile paylaşacaksınız.