Yıllar öncesinde Erdoğan Belediye Başkanıyken, zamanın iktidarını ne de çok haklı gerekçelerle eleştirmişti.
O gün; simit, çay hesabını yaparken, kükremiş sel gibi bendine sığmaz taşarken, o günün iktidarının milleti simit ve çaya nasıl mahkûm ettiğini dillendirmişse, bugünün iktidarının yani kendisi, milleti yine simit ve çaya mahkûm etmesi düşündürücüdür.
Hatta simit ve çay dahi bugün lüks oldu, sayelerinde çok şükür!..
Dün yapılan haksızlıklar karşısında;
Fakir, fukaranın; garip gurabanın hakkının yenildiği yönündeki isyanını haykırırcasına ortaya koyarken, bugün; kendisi, fakir fukaraya; garip gurabaya açlığı ve yoksulluğu reva gördü maalesef.
Dünlerde hep kuyrukların yüzlerce metreyi bulduğunu söyleyerek, o günün iktidarının, milleti canından bezdirdiğini, -yine o gün için haklı olarak- paylaşan bugünün iktidarı, tıpkı dünlerdeki gibi bugün, vatandaşını et ve Halk Ekmek kuyruklarında beklemeye mahkûm ederek canlarından bezdirme noktasına getirdiğini.
Kiraların nasıl da can yaktığını
Dertlenmelerini
Yakınmalarını, her gün ekranlardan izliyoruz.
Bugün, Sayın Erdoğan'ın beğenmediği, o dünün iktidarları döneminin emeklileri, emekli olduklarında aldığı emekli tazminatıyla, kafalarını sokacak iki oda bir sofa ev alabiliyorlarken, bugünün emeklilerinin bırakın ev almasını
Bırakalım araba almayı
Salonunu döşeyecek bir koltuk takımı alabiliyor mu, sanmıyorum.
Nasıl geldik bu hâle
Nasıl oldu da enflasyonda tek hanelere inmişken, çift hanelere
Sonrasında üç hanelere çıkar oldu enflasyon
Nasıl oldu da memleketin neyi var neyi yok satıldığı hâlde durum yine de kötü!..
Benim aklım ermiyor.
Böyle bir kötü olma işi nasıl başarıldı(!) sahiden aklım ermedi benim.
Memur emeklisi
İşçi emeklisi
Malulen emekli
Dul ve yetim bugün artık muhannete muhtaç bırakılmış durumda.
Onlar 'Beterin beteri var hâline şükret dostum,'