Değişim güzeldir.
Olumlu değişime niyetli her kişinin yüzü hep tebessüm eder.
En azından derin bir nefes aldırır insana değişim!
*
Hayal kurdurur…
Bakış açısı, yüreğini kıpır kıpır ettirir insanın.
Yeni yeni atılımlara yöneltir insanı ki o ilk değişim heyecanında insan yerinde duramaz ya, o nedenle de değişim sorumluluk yükler.
*
Değişim insanı diri tutar…
Genç tutar…
Ve sürekli bir arayışın peşinden koşturur.
Ne zamana kadar
Yenilikleri de beraberinde getirmeye başlanılan ana kadar.
*
İyi de değişim bir tek değişimin içinde olanı mı mutlu eder
Elbette değil.
Ancak en çok da o değişimi, onu mutlu eder ya, onun çevresindekiler de bundan nasibini alırlar.
*
Değişimi yaşayan kadar olmasa da sevinir onun çevresindekiler!
Hele de o değişimle birlikte sahiden yeni dünyasında bir de kendisini kabullendirmişse…
Kendisiyle ilgili söylenen onca olumsuz düşünce ve yorumları hiç dikkate almadan sadece önüne bakıyorsa…
Varmak istediği noktaya ulaşmak için değişimi sindire sindire…
Zorlukları yene yene…
Kendine söylenenleri duymaksızın sağır ve dilsiz ola ola ilerliyorsa, onun için değişim hiç kuşku yok ki mutlu sondur.
Mutlu sonda da yalnızca kişinin kendisi değil, kendisini sevenler de sevinir.
Mutlu olur.
*
Kimden bahsediyorum.
Eski Fenerbahçeli, bugünün Real Madridli futbolcusu Arda Güler'den.
*
Önce zayıf denildi!
Güçsüz denildi!
Real Madrid'de tutunamaz denildi!
Hatta hatta Fenerbahçe'ye kiralık verilecek denildi de o bunların hiçbirine aldırış etmeden, hocası ne görev verdiyse yaptı…
Çalıştı…
Didindi….
Uğraştı
Ve bugünlerde kendisiyle ilgili Real Madrid'in 10 numarası olma yolunda en şanslı isim olduğu dillendiriliyordu.
"Arda Güler, Xabi Alonso'nun takımın başına gelmesinden sonra kendisini daha fazla göstermeye başladı." diyordu gazeteler