Biri bunu açıklasa da öğrensek hani!

Anahtar Partisi Genel Başkanı Yavuz Ali Ağıralioğlu'nun ilginç bir konuşmasını izledim.

*

Konu malum:

Terörsüz Türkiye (!)

Ağıralioğlu'nun, satır aralarındaki tespitleri ise düşündürücü!

'Terörsüz Türkiye' konusuna itiraz etmediklerini, esas itirazlarının:

"Teröristlerle müzakerelerine karşı olduklarını" söylüyor ve devam ediyor.

"İktidarın, Öcalan'dan medet ummalarına…

Öldürülen çocukların katiline meşruiyet açmalarına…

Öcalan'ı Kürtlerle özdeşleştirilmesine…

PKK'yı Kürtlerin temsilcisiymiş gibi davranıp onları muhatap almalarına…" karşı olduklarını söylüyordu.

*

Ayrıca:

'İktidarın geçen dönem aldıkları vekaleti yerine getirmediklerine itiraz ettiklerini, bu nedenle bu süreci beğenmediklerini ve beğenmek zorunda olmadıklarını' da belirtiyor.

*

Diğer taraftan bir başka nokta daha var.

İktidar, içine girdiği 'Terörsüz Türkiye" sürecinin ilerlemesinde 'Karşı tarafın hiçbir koşul ileri sürmeden silahların bırakılacağını' söylüyor olmalarıydı.

İktidar söylüyor ya, DEM Parti TBMM Başkan Vekili Sayın Pervin Buldan da iktidarın bu söylemine karşın oldukça farklı konuşuyor.

*

Ne diyor Sayın Buldan

"20 maddeden oluşan demokratikleşme paketi adı altında verdiğimiz paket, Hükümetin elindedir." diyor.

Hadi, buyurun bakalım.

Hani koşulsuz şartsızdı

*

Buldan, bununla da yetinmiyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor.

"Bu paket AKP hükümeti tarafından yasalaştırılmak zorundadır. İkinci aşamanın en önemli meselesi bu meseledir." diyor.

*

Pervin Buldan'ın iktidara karşı;

"Yasalaştırılmak zorundadır." ifadesini kullanması, oldukça manidar ve düşündürücü!

O, bu gücü nereden buluyor

*

Pervin Buldan'a göre üçüncü madde dağdakiler, Kandil'dekiler yani.

Ona göre, 'Dostlarımız, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız' dedikleri, "Türkiye'ye gelmeli, Türkiye'de siyaset yapmalılardır" diye ekliyor.

*

Demek ki neymiş

'Terörsüz Türkiye' ifadesi, 'Koşulsuz ve şartsız' DEĞİLMİŞ!

*

İşte tam da burada Sayın Ağıralioğlu bu sefer farklı bir iddiasını ileri sürüyor.