Size ne; bizim dinimizden, Diyanetimizden!
YÜKSEL TOKUR
3 Mart 1924 yılında 429 sayılı kanunla; "İslâm dininin inanç, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek" üzere Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştu.
Biraz da, dinin devlet kontrolünde olması amaçlanan bu kurumun hizmet durumunda siyasi iktidarların görüşleri doğrultusunda zaman zaman dalgalanmalar yaşandığı gerçektir.
Her yeni gelen siyasi iktidar kendi ekibiyle çalışmak istediğinden, Başkanlar da o partinin kendisine yakın gördüğü kişilerden seçiliyor.
En uzun ve zor dönemlerde görevde kalan Tayyar Altıkulaç'a istediği atamayı yapmayı ret eden CHP Milletvekili Celal Paydaş tarafından makamında silah bile çekilmişti.
Ankara'nın Çankaya İlçe Müftüsüyken Diyanet İşleri Başkanlığı'na atanan Mehmet Nuri Yılmaz'lı yıllar bence Diyanet'in en verimsiz dönemi olmuştur.
Genelde haftalık Cuma hutbeleri çok zaman öze inememiş, yüzeysel kalarak gerçek İslam'ı anlatmaktan biraz uzak kalıyordu.
Özellikle Ak Parti dönemiyle birlikte Diyanet liyakatli Başkanlar, eğitimli personel ile daha da güçlenerek hizmet yönünden daha aktif bir hale geldi.
Son zamanlarda Cuma hutbeleri halk tarafından, "işte bu, hutbe dediğin böyle olmalı" diye Diyanet'e teşekkür ederken, bazıları da bu durumdan rahatsız..
Zaten kinlerini daha önce çeşitli şekillerde kusuyorlardı: Örneğin; tüm dünyayı etkileyen Koronavirüse Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da yakalanınca Sözcü paçavrası, "Korona Erbaş" manşetiyle saldırmak alçaklığına düşmüştü.
Birçok kurum müdürünün kullandığı lüks makam araçları varken, Başkanlık Makamına tahsis edilen Audi marka makam aracını dillerine doladılar.
Daha geçtiğimiz Cuma günü okunan; "haya, çıplaklık, örtünme" konularını içeren hutbeden yine rahatsız oldular. Çünkü çıplaklıktan, fuhşiyattan besleniyorlar.
Halbuki Müslüman kadın ve erkeklere ahlaki bir uyarı yapılmıştı minberden. Hedef almak, zorla yaptırmak gibi bir durum zaten söz konusu değilken bu gocunma neden Dinden, diyanetten haberi olmayanlar; sahi, siz cami yolunu biliyor, Cuma namazı kılıyor musunuz..