"Öyle bir zaman gelir ki; kişinin imanı gider de haberi olmaz"

"Öyle bir zaman gelir ki; kişinin imanı gider de haberi olmaz"

YÜKSEL TOKUR
Bir şeyi kalben benimseyerek bağlanıp inanmak demek olan iman; kendisini yaratan Allah'ın varlığına ve bir olduğuna inanmaktır.
Aslı böyle olmakla beraber, diğer iman esaslarını da kabul ederek inanmak Mü'min olmanın gereğidir.
Yani öyle kimliğinde, "Dini İslam" yazılı olması veya olmamasıyla olmuyor bu işler!
Ancak, bu durum ölüm gelmezden önceye kadar geçerlidir. Yoksa ölüm meleğini karşısında görüp, artık dünyadaki sonunun geldiğini anlayan bir kimsenin son anda iman etmesi geçersizdir.
Peygamberimiz: "Her doğan çocuk, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar." buyurarak; yaratılıştaki mahiyeti itibariyle her insanın tertemiz, iman ve İslâm'a en müsait bir şekilde yaratıldığını haber vermiştir.
"Ahir zaman" dediğimiz dünyanın zaman olarak son çeyreğinde yaşıyoruz. Ortalık toz duman.
İmanı muhafaza etmenin en zor olduğu bir dönemdeyiz.
"İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, dininin gereklerini yerine getirme konusunda sabırlı/dirençli davranıp Müslümanca yaşayan kimse, avucunda ateş tutan kimse gibi olacaktır."
"İleride bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah'ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç."
"Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Halbuki ondan gömleğin çıktığı gibi iman çıkmış olur."
diye Hadis-i Şeriflerde bildirilen o zaman işte..
Peki, sadece iman etmek yeterli midir..
"İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, "İman ettik" demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar" (Ankebût, 2)


Evet, bırakılmayacağız ve Allah insanları inançları uğrunda bazı güçlüklerle imtihan ettiğinde gerçek iman sahipleri ortaya çıkacaktır. İşte son örnek: Filistinli Müslümanlar..