İyi insan olmadan, iyi Müslüman olamayız
YÜKSEL TOKUR
Dinimiz İslam, sadece inanç ve ibadetler dini değil; güzel ahlâkı önceleyen en son ve mükemmel bir yaşantı sistemidir.
Öyle ki; Peygamberimiz: "Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" buyurmuştur.
İnsan beden ve ruhtan meydana gelen çok özel bir varlıktır. Ruhumuz da, bedenimiz de eksiksiz, mükemmel bir şekilde yaratılmıştır. İnsan daha sonra kendi eliyle bu mükemmelliği bozabilir ya da devam ettirebilir.
İnsan toplumsal bir varlıktır. Dolayısıyla toplumsal yaşantıda bir takım kurallar olması zorunludur. Ahlâk, adalet, merhamet, doğruluk, insanlar arası ilişkilerde olmazsa olmazımızdır.
Yoksa toplumlar manen çökerler.
Dinimiz İslam, sadece ibadetlerden ibaret bir inanç sistemi değildir. Öyle ki; bir kişinin namaz kılması, oruç tutması veya hacca gitmesi, sakallı olması, başörtülü olması onu otomatik olarak "iyi Müslüman" yapmaz.
Bu ibadetlerin manevi etkisi kişinin konuşmalarına, hareketlerine kısacası yaşantısına yansıması gerekir.
Yüce Rabbimiz: "Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten meneder" (Ankebût, 45) buyurmuyor mu..
Gerçek mânâda ve lâyıkıyla kılınan namazlar ve tutulan oruçlar, insanı her türlü kötülüklerden alıkoyar.
Bir Müslüman ibadetlerini yaptığı hâlde doğru olamıyor, yalan konuşuyor, ahlâksızlık yapıyorsa; yaptığı ibadetleri şuursuz yaptığı için faydasını göremiyor demektir.
Güzel ahlâka sahip olamayan, insanlara adil davranamayan, yalan söyleyen, kul hakkı gözetmeyen biri, ne kadar ibadet ederse etsin gerçek anlamda iyi bir Müslüman olamaz.
Dinimizdeki ibadetlerin amacı yalnızca Allah'a kul olmanın gereği değil, aynı zamanda kişinin kendisini ve çevresini güzelleştirerek örnek bir kişilik kazanmasıdır. Yani, ibadetlerin özü insanı daha iyi bir kişiliğe sahip yapmaktır.