Yarım kalan hesap

CHP'li belediyelerde "içeriden" yapılan ihbar ya da itiraflarla yürütülen yolsuzluk soruşturmalarına İzmir de eklendi.

İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de dâhil olmak üzere, 158 gözaltı kararı var.

Zanlıların bir kısmı yine yurt dışına kaçmış.

Soruşturmanın en dikkat çeken dayanağı, CHP'li yeni İzmir Büyükşehir Belediyesinin 'iç denetim' raporu.

Elbette İçişleri müfettişlerinin ve Sayıştay'ın da tespitleri var ama belediye de-eski yönetim döneminde-kentsel dönüşüm bahanesiyle kurulan kooperatifteki usulsüzlüklerin 469 vatandaşı mağdur etmesi başta olmak üzere, 10 bin araç kiralamasından en az yarısının kaydının bulunmaması gibi fütursuzca yapılmış 20 milyar lirayı aşkın kamu zararını tespit etmiş ve bunu adli makamlara ulaştırmış.

Şayet yapmasalar, kendileri de suç işlemiş olacaklardı.

Bunun gibi operasyonlar peş peşe geldikçe, CHP'liler "Yolsuzluk, usulsüzlük sadece CHP'li belediyelerde mi var ki sadece bunlara operasyon yapılıyor"diyerek, kendi belediyelerindeki vurgunun üstünün kapatılmasını istiyor.

Nitekim CHP Genel Başkanı Özgür Özel dün İzmir'deydi

20 milyar liranın üzerindekizararı tespit eden belediyenin önünde, vurguna dairmüfettişlerin raporunuyargıya sunan belediye başkanı ile birlikte'mağdur'edebiyatı yaptı.

İlginç değil mi

Size daha ilginç olan bir başka boyutu aktarayım.

İzmir, Beykoz gibi'içeriden gelen ihbarlar ve raporlar'neticesinde birçok belediyede yürütülen soruşturmalarla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında çok büyük bir fark var.

Diğerleri usulsüzlük, yolsuzluk gibi suçlamalarla soruşturulurken, İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonların temelinde"suç örgütü"var.

Ekrem İmamoğlu, suç örgütünün yöneticisi olarak yargılanacak.

"Rüşvet, irtikâp, ihaleye fesat karıştırmak, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek, PKKKCK terör örgütüne yardım etmek" gibi ciddi suçlamalardan teşekkül dosya, İmamoğlu'na en yakın isimlerden gelen itiraflarla günden güne kabarmakta.

Söylenen rakamlar, akıllara zarar.

Mesela ikinci adam Ertan Yıldız

Sadece hafriyat işinden yurt dışına götürülen paranın yüz milyonlarca dolar olduğunu anlattı.

İmamoğlu'nun ultra zengin yaptığı eski sıvacısı Adem Soytekin, İstanbul'da inşaat yapmak isteyenlerin illa ki önünden geçmek zorunda kaldığı isimdi

O da itirafçı oldu, örgütün para çarkının nasıl döndüğünü anlattı.

Bahsedilen rakamlar, milyar milyar

Korkunç bir rüşvet ve vurgun ağı kurulup, sadece İstanbul değil, 'adam atadıkları' başka CHP'li belediyeler de şebekenin ağına dâhil edilmiş.

Kurdukları tezgâhın para trafiği, bugüne kadar ortaya atılan tahminlerin çok ama çok üzerinde çıkacak görünüyor.

Üstelik öyle fütursuz davranmışlar ki, 'Ümraniye-Göztepe metrosunu yapacağız' diye Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasından (EBRD) aldıkları60 milyon avro krediyibile ne yaptıkları belli değil.

Geçenlerde Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, benim de katıldığım toplantıda, yaşadığı şaşkınlığı şöyle anlattı:

"Alınan büyük miktardaki kredisinin işe kullanılmadığını okumuş, şaşırmıştım. Ya bunda abartı var, çok doğru olduğunu düşünmüyorum, demiştim. O firmaların yetkilileri beni ziyaret ettiler. Ve tam da sizin söylediğiniz gibi 'Burada iş durdu, bunu lütfen siz teslim alın' dediler. Ben de anlattım hani nasıl devralabileceğimizi. 'Kredisi var zaten ve Mehmet Şimşek Bakan'ımız da 110 milyon avroluk son paketini de onayladı, devam edin niye durdunuz' dedim. 'Öncesinde gelen 60 milyon avro bizim işe kullanılmadı' dediler. Benim aklım durdu onu söyleyeyim..."

İşte böyle insanın aklını durduran bir vurgunla karşı karşıyayız

Henüz, seçimde karşısına aday çıkarılmaması için İmamoğlu ekibinin, Avrupa'daki kolu üzerinden terör örgütüne aktardığı söylenen100 milyon dolariddiasına, 16 milyon İstanbullunun kişisel bilgilerininİngiliz firmasınaaçılmasıgibi dosyalara gelemedik bile...

Yargı işte bunun için çalışıyor ve belki de Türkiye'nin geleceğini karartacak bir suç örgütü deşifre oluyor.

Bunun önemli bir dayanağı, örgütün 38. CHP Kongresi'nde delegelere dağıttığı para ve konut gibi rüşvetle partiyi satın almaya kalkışması olabilir.

Nitekim İBB yolsuzluk davasında verdiği ifadede, kurultaya ilişkin önemli bilgiler aktaran itirafçıların da dinlenilmesine karar verildi.

Yargı işini yapıyor, biz sürece bakalım

Merhum Deniz Baykal'ın 2010'da kaset operasyonuyla Genel Başkanlıktan indirilmesinden bu yana partide yaşanan anormallikleri hep birlikte izliyoruz.

Kemal Kılıçdaroğlu döneminde ne yazık ki FETÖ'nün siyasi ayağına dönüşen parti, aynı zamanda Kandil'in partisi ile de Erdoğan'ı devirmek için kol kola girdi.

2012'deki MİT krizi, 2013 yılındaki Gezi, 1725 Aralık gibi silsile hâlinde gelen darbe girişimleri sürecinde siyaset sahnesine sürülen bir isim daha vardı;Ekrem İmamoğlu