Terörle verilen mesaj

Türkiye'nin "Tek millet, iki devlet" şiarıyla destek verdiği Azerbaycan, tam da Karabağ'da işgal altında kalan son topraklarını Ermeni çetelerinden, teröristlerden temizlemişken...

Ermeni terör örgütü PKK'nın da hamisi Batılı ülkelerin ve İran'ın desteğine rağmen, adım adım Zengezur Koridoru'nun açılması yoluna girilmişken...

Cumhurbaşkanımız, BM kürsüsünden '2. Dünya Savaşı sonrası kurduğunuz düzenin sonu geldi' mesajını dünyaya haykırmışken...

AİHM'nin, casus örgüt FETÖ'yü umutlandıran kararının üzerinden daha birkaç gün geçmeden, Gezi darbe girişiminin organizatörü Osman Kavala'ya verilen müebbet hapis Yargıtay'da hükme bağlanmışken...

Ankara'da, Emniyet Genel Müdürlüğümüzü hedef alan, kahraman polislerimizin dikkatiyle atlatılan terör saldırısının zamanlaması elbette tesadüf değildir!

Suriye'de Batılı ülkelerin eğittiği PKKYPG'li teröristlerin izlediği Gaziantep-Kilis, Adana, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Ankara güzergâhını nasıl ve kimlerin desteğiyle aştıklarını istihbaratımız çok sıkı araştırıyor.

Tıpkı saldırıyı düzenleyen Ermeni terör örgütü PKKYPG gibi, bu hattı geçmelerinde yine gizli Ermeni terör örgütlerinden destek aldıkları muhakkak.

"Gizli" diyorum, çünkü bunlar hiçbir zaman açıkça "Biz Ermeni çeteleriyiz" demiyorlar, sözüm ona solcu, başka isimlerin altına saklanıyorlar.

Alçak saldırıya dönelim...

Dikkat çekmemek için -yanlarına verilen kadınlarla ve istihbarat-lojistik desteği sağlayan başkaca terör örgütlerinin desteğiyle- sürekli araç değiştirerek, kırsal yollardan Kayseri'nin Develi ilçesinin dağlık köylerine ulaşan teröristler, burada 24 yaşındaki veteriner Mikail Bozağan'ı katletti ve gasbettikleri aracıyla Ankara'daki hain saldırıyı gerçekleştirdi.

Yüzlerce kilometrelik o güzergâhta, teröristlerin Develi'den araç gasbederek, üstelik bu aracı hiç değiştirmeyerek Ankara'ya kadar gidip Emniyet Genel Müdürlüğü'nü hedef alması, ilk günden beri tartışma konusu.

"Buraya kadar ulaşan, aynı şekilde Ankara'ya daha yakın bir noktada araç çalarak, saldırıyı o araçla gerçekleştirebilirdi. O noktaya kadar dikkat çekecek hiçbir şey yapmayan, sonrasında da ana hedeflerine ulaşana dek hiçbir saldırı düzenlemeyen teröristler, neden Develi'de cinayet işledi" sorusunda haklılık payı vardır.

Develi cinayet için hususi mi seçildi

Olabilir.

Şayet amaçları bu ise ona da ulaştılar, çünkü ilk günden, alçak saldırının ilk saatlerinden itibaren Develi konuşulmakta.

"Mesajları ne olabilir" diye araştırırken, karşıma Nezir Ötegen'in makaleleri çıktı.

Araştırmacı-yazar Ötegen, bir makalesinde, Avrupa Birliği'nin mali desteğiyle 2018'de Hrant Dink Vakfı tarafından yayınlanan "Ermeni Kültür Varlıklarıyla Develi Raporu"na ve Ermeni tezleriyle ülkemize atılan iftiralara dikkat çekmiş.

1800'lü yılların sonlarında, Birinci Dünya Savaşı öncesi, Develi bölgesinde Ermeniler ile Müslüman halkı birbirine düşman etmek için Ermeni Hınçak ve Taşnak çetelerinin faaliyetlerini tarihî kaynaklara dayandırarak anlatan Ötegen'in makalelerindeki şu bölümler özellikle dikkatimi çekti;

"Develi'de Türkler ve Ermeniler 700 yıl beraberce yaşamışlardır. Birlikte huzur içinde yaşamaları bazı kesimleri rahatsız etmiş ve iki milleti birbirine düşürme çabası içerisine girmişlerdir.

Develi Ermeni isyanları, ilk dönem Ermeni isyanları içinde yer alır. Bunun sebebi, Develi kazasının merkezi olan Everek'in Hınçak Komitesi tarafından önemli bir merkez olarak belirlenmesidir.

1878 Osmanlı-Rus savaşında, Rusların teşvikleriyle kurulan Ermeni cemiyetleri Develi'yi üs olarak seçmişler, 1. Cihan Savaşı'nın yaklaştığı görülünce Ermeni komitelerinin askerî eğitim ve gerekli silahların temini hususunda gerekli çabayı göstermiş, hatta savaşta kullanılacak bombaları Develi'de imal etmişlerdir.

Bomba olayından sonra ilişkiler kopmuş, Ermeni Hınçak ve Taşnak cemiyetleri Develi'de gizli şubeler açıp Ermenileri kandırarak cemiyetlere kaydetmişlerdir.