KAAN bile memnun etmediyse

Silahlı Türk insansız hava araçlarını dünya alkışladı, onlar karalamaya çalıştı.

Kendi tankımızı yapalım dedik, atmadıkları çamur kalmadı.

Ne yol memnun etti bunları, ne köprü ne de tünel.

Batı Patriot vermedi, hava savunma açığımızı kapatmak için Rusya'dan S-400 aldık, bunlar hep bir ağızdan Batı'nın borazanlığını yaptı.

Madem S-400'den rahatsızsın, bari kendi mühendislerimizin yaptığı füzelere sevin değil mi!

Bunlar onu da yapmadı; kimi aklınca tiye aldı, kimi tebrik etmeyi çok gördü...

Görmezden gelip, başka gündemlerle üstünü örtmeye çabaladı.

Herhâlde uzaya çıkarsak susarlar zannetmiştik... Hak getire!

Dilleri, uzaya çıkan ilk Türk astronotuna kadar uzandı.

ABD, Türkiye'yi F-35 ortaklığından çıkardı diye çok üzülüyorlardı...

F-35'ten daha iyi millî uçağımız KAAN'ı havada görünce mutlu olur, sevinirler sanıyorduk...

O da olmadı.

Dünya basını KAAN'ın ilk uçuşunu manşetlere taşıdı, Türkiye'deki CHP güdümlü muhalif medya oralı bile olmadı.

Şimdiye kadarkiler haydi neyse de...KAAN gibi bir teknoloji harikasını görmezden gelmek, bunların nasıl iflah olmaz bir illet olduklarını ayan beyan ortaya döktü.Dünyada bunu dört ülke başarabilmiş sadece...ABD, Çin ve Rusya. Dördüncü Türkiye, -ki bazı uzmanların analizine göre en iyisi bizde.Bunlara beşinci nesil uçaklar deniyor, lakin KAAN sürü yönetme kabiliyetine de sahip olacağı için teknolojisi 6. nesle yakın olarak, daha ileride.Eşit olsa n'olur, az şey mi teknolojide ilk 4'te yer almakHem de böylesine ete kemiğe bürünmüş hâlde, "acaba" bile dedirtmeden gökyüzüne imza atmak ve dünyaya meydan okumak!Gelin görün ki, dünya konuştu, Türkiye'deki malum kesim, yok motoruydu, yok fırlatma koltuğuydu deyip, çatal dillerini uzatmanın yeni bahanelerini uydurdu.Üstelik, "TSK'ya teslim edildiğinde onlar da yerli ve millî olacak" denildiği hâlde.

Dünyada teknolojinin zirvesine tırmandığımızı gösteren KAAN bir kere daha göstermiştir ki, Türkiye'de CHP'nin başını çektiği kanat, Türkiye için yapılan hiçbir iyi icraattan memnun olmaz.

Rahmetli Menderes'in, Özal'ın, Türkeş'in, Muhsin Yazıcıoğlu'nun dediği gibi...

Ne kendileri yaparlar, ne de yapılmasını isterler!

Aksi olsa, 1920'lerde, 1930'larda Vecihi Hürkuş'un, Nuri Demirağ'ın ürettiği yerli uçakların önünü kesmez, Kayseri'deki uçak fabrikasını zorla kapattırmazlardı.