Gazze için son çare, son çağrı!

Korktuğumuz oldu...

İsrail'in 7 Ekim bahaneli başta Gazze olmak üzere- bütün Filistin'i imha planı, şiddetini artırarak devam ediyor.

Gerçek amacı esir İsrailli sivilleri kurtarmak olsaydı, bugün onları da öldürme pahasına bu toplu katliama girişmezdi.

Asıl hedefi Hamas olsaydı, Hamas'ın kontrol etmediği Batı Şeria'daki Filistinlileri de yok etmeye çabalamazdı.

Bu bir toplu kıyım, Gazze ile birlikte, bütün Filistin'i tamamen haritadan silme projesi.

7 Ekim'den bu yana sadece Gazze'ye iki atom bombası gücünde 25 bin tonun üzerinde bomba yağdıran İsrail, yaptığı kıyımın gerçek boyutunun bilinmemesi için de Batı'dan büyük destek almakta.

Filistin Sağlık Bakanlığının BM denetiminde verdiği rakamlarda ölüm sayısı henüz 9.500'lerde, ama gerçek olan şu ki, bu rakam da koskoca bir yalan.

Belki 300 bin, belki 500 bin kişiyi katletti bugüne kadar; çünkü kurbanların kaçı üzerlerine atılan bir tonluk bombalarla bulunamayacak hâle geldi, binlerce enkazın altında kaç cenaze kaldı, bilen yok.

Geçen haftanın verileriyle sadece 200 binden fazla konutun bombalarla yıkıldığı Gazze'de, ne gerçek ölü sayısını bilen var ne de vurulan binaların net rakamını...

Bir tarafı deniz, öbür tarafları İsrail'le çevrili Gazzelilerin tek çıkış kapısı Mısır sınırı, orası da kapalı.

Hoş, sınır açılsa n'olacak, gösterilen adres Sina Çölü'nün ortası!

Hayatta kalabilmek için oradan oraya kaçışırken üzerlerine füze yağdırılan siviller, apaçık toplu katliama uğruyor.

Ve ne yazık ki, Batı'nın tam destek verdiği bu katliamda dünyanın geri kalanı onlar için hiçbir şey yapmıyor; yapmak isteyen de yapamıyor.

ABD ve İngiltere destekli bu vahşette, İsrail belli ki bütün Gazzelileri öldürene kadar durmayacak, dünya da hiçbir şey yapmayacak.

Geriye bir tek çare kaldı belki Gazze için...

2 milyon 300 bin kişiden ne kadarı hayatta kalabildiyse...

Tamamının sahil şeridinde toplanması.

(Bizim Yenikapı miting alanında 15 Temmuz işgal girişimi sonrası yaklaşık 5 milyon toplanmıştı, öyle düşünün.)

Ve bütün dünyanın gözü önünde, milyonların hep bir ağızdan "Bizi ayrı noktalarda yavaş yavaş öldürmeyin, burada topluca öldürün" demesi.

Dünyaya son bir çağrı, son bir dik duruş ve "Öleceksek böyle ölelim" meydan okuması.

Bu da ne kadar çözüm olur, bilemem ama...

Korkarım Gazze'nin başka seçeneği kalmadı.

İsrail zulmünü İsrail'den anlatmak!

İsrail, Gazze'de ne gazeteci ayrımı yapıyor ne de BM gibi yardım kuruluşlarını...

Bölgede yaşayan her canlıyı yok etmek için ant içmişler âdeta.

Gazze'de öldürülen gazeteci sayısı şimdiden 46'yı buldu.

Bir ayda öldürdükleri, ikinci yılına yaklaşan Ukrayna-Rusya savaşında hayatını kaybeden gazeteci sayısından daha fazla.

Gel gelelim Gazze savaşında şöyle bir tuhaflık yaşanmakta...

7 Ekim öncesi Gazze'de yerel muhabirleri bulunan uluslararası medya kuruluşları dışındaki bütün haber kaynakları, Türk meslektaşlarımız dâhil, gün boyu Kudüs'ten yahut İsrail'in izin verdiği Gazze sınırına yakın Sderot'tan yayın yapmakta.

Yani, Gazze gibi, medya da abluka altında!

Savaş başladıktan sonra bölgeye sevk edilen haberciler, ağır bombardımana tutulan Gazze'de gerçekte neler olup bittiğini herkes gibi sosyal medya paylaşımlarından ve Gazze'de bulunan gazetecilerin aktardıkları bilgilerden takip edebiliyorlar.

Bu esnada, yayın kuruluşları kendilerine sık sık canlı bağlantı yaptığı için farkında olmadan İsrail'in algı operasyonuna alet oluyorlar.

Son örneği; İsrail'in sivilleri boşalttığı, ancak gazetecilerin yayınına müsaade ettiği, sınıra yakın Sderot'a düşen Hamas roketi oldu.

İsrail'in 'Demir Kubbe' sistemi, Hamas'ın fırlattığı roketlerden tamamına yakınını havada imha ettiği hâlde, nadiren bölgeye roket düşüyor ve bunlar genelde gazetecilerin bulunduğu alanın yakınlarına isabet ediyor!