Gaziantep başardı Demek ki isteyince oluyormuş

Sanayide Türkiye altıncısı...

Gastronomide birincisi...

Şimdi kültür faaliyetleri ile zirveye odaklanmış bir şehir.

20'den fazla müze yapmışlar ki, daha büyük projelere hazırlık var.

Yatırımda Gaziantep Büyükşehir ile ilçe belediyeleri âdeta yarış hâlinde.

Seçim beyannamesinde ikinci çevre yolundan tutun, yeni metro hatları, tüneller, yollar, barajlar ve muazzam rakamlarda kentsel dönüşüm çalışmaları gibi devasa projeler açıkladı Fatma Şahin.

Bakın, merkezî yönetimden değil, yerel belediyenin yapacaklarından bahsediyorum.

Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı iki dönemde, bütçesinin üçte birini Avrupa Birliği gibi fonlardan sağlayan Fatma Şahin, burada da zoru başarmış.

Çünkü bu fonlara proje sunmak ve kabul görmek, ciddi uzmanlık gerektiriyor.

Bakanlık tecrübesi ve kurduğu ekiple yabancı fonlardan büyük kaynak oluşturan Fatma Hanım, getirdiği her kuruşu şehre yatırıma dönüştürmüş ki, neticesi de görülüyor zaten.

Yaptığı ilginç çıkışlardan biri, geçtiğimiz günlerde tanıttığı hidrojenli otobüs oldu.

Herkes elektrikliye yönelirken, Fatma Şahin'in hidrojenli otobüsü gündemine alması, vizyonun göstergesiydi.

Avrupa'da giderek yaygınlaşan hidrojenli otobüsleri ekibiyle birlikte ülke ülke gezip incelemesi ve bu teknolojiyi çözmesi yetmemiş, bir de gelip Türkiye'de bir firmayı buna ikna etmesi gerekmiş.

Ürettirdiği ilk otobüs şimdi Gaziantep yollarında, devamı da gelecek.

Bu neden önemli

Çünkü, en başta batarya atığı ve şarj süresi gibi problemlerden dolayı, elektrikli araçlar soru işareti oluşturuyor.

Dünya, araçların geleceğini, elektrikli yerine, egzozundan içilebilir durumda su buharı çıkan, şarj gibi dertleri bulunmayan hidrojenin üzerine inşa etmeyi tartışıyor.

Meselenin önemine bu kadarcık dikkat çekip, devam edelim.

Erzincan'daki altın madeni kazasından dolayı iki gün tehir edilen vizyon toplantısı için Fatma Şahin'in davetlisi olarak Gaziantep'teydim.

Daha önce çeşitli vesilelerle birkaç saatliğine uğradığımız şehri, bu defa geniş vakitte gezme fırsatım oldu.

Eski Gaziantep denilen tarihî bölge başta olmak üzere, şehrin merkezî bütün noktalarını yürüyerek dolaştım.

Daha ilk saatlerden itibaren dikkatimi çeken ve beni en çok şaşırtan şey, sokaklarda bir tek sokak köpeğini bile görmemek oldu.

Ne tarihî çarşılarda, ne kaldırımlarda ne de devasa parklarında...

Akşam karanlığında parklarda bile en ufak bir endişe duymadan dolaşmanın ne kadar değerli bir his olduğunu Gaziantep'te yaşamak, benim adıma sürprizdi.

Nitekim bu tespitimi, seçim beyannamesini açıklayacağı toplantı öncesi basın mensupları ile bir araya gelen Fatma Hanım'la da paylaştım ve nasıl başardıklarını sordum.

Cevabı gayet basitti...

"Rehabilitasyon merkezleri yaptık. Hayvanları sıkı bir takiple toplayıp kısırlaştırdık" dedi.

Hepsi bu kadar.

Demek ki, isteyince oluyormuş...

Belediyeler doğru bir biçimde hayvanları takibe alsa ve kısırlaştırsa diğer şehirlerimizde de böyle bir dert olmayacakmış!

Birçok şehirde milyonlarca insan köpek sürüleri ile birlikte yaşamaya çalışırken, seçim öncesi birçok belediye bu meseleyi bitirme vaadi ile oy almaya uğraşırken, üçüncü döneme hazırlanan Fatma Şahin'in seçim beyannamesinde bu konu mevzu bile değildi, çünkü onlar bu işi yıllardır aldıkları tedbirlerle zaten çözmüştü.

Mevcut yerel yönetimlerden yatırım beklemeyi bırakıp, hiç değilse şu köpek meselesini çözmesini bekleyen İstanbul ve Ankara'dan gelen gazeteciler olarak, Fatma Hanım'ın bu konudaki tecrübesinden ve başarısından yararlanmak önemliydi.