Bunlar mı milliyetçi

Bugün Türk-İslam ülküsünün fikir babası Seyyid Ahmet Arvasi Hoca'nın vefatının 35. sene-i devriyesi.

Merhum Alparslan Türkeş'in yakın dava arkadaşı, 12 Eylül darbecilerinin tutuklayıp işkence ettiği büyük fikir adamı Arvasi Hoca'nın, ülkücülüğün kodlarında derin izleri var.
Her şey zıddıyla kaimdir.

Şu tuhaflığa bakın ki, bir de kendisine ülkücü, milliyetçi diyen, lakin Arvasi Hoca'ya alabildiğine düşman bir güruh var.

Onlar sadece Arvasi Hoca'ya değil, İslam'a, yüce Peygamberimize, hatta bu yüce dinin bayraktarlığını yaptıkları için Selçukluya ve bilhassa Osmanlıya da düşmanlar ve bunu hiç gizlemiyorlar.

Dinsiz-imansız bu güruhun şu günlerdeki sosyal medya paylaşımlarına bakın; Hristiyanlar gibi yılbaşı kutlamayı, Noel ağacı süslemeyi Türklük geleneği diye yutturmaya, gençlerimizin imanını ifsat etmeye çalışıyorlar.
Bu çabalar yeni değil, asırlık mazisi bulunuyor.
Kimi Osmanlı döneminde topraklarımıza kabul edilen Yahudi kökenli azınlık kalıntıları, kimi sanayi devriminde Avrupa'ya gönderdiğimiz, lakin İngiliz'in, İskoç masonlarına teslim edip başımıza musallat ettiği belalar.

Vatanın gerçek evlatları savaşlarda şehit düşüp "Çanakkale geçilmez" dedirtirken, Çanakkale zaferinin üzerinden iki yıl geçmeden İngiliz'i İstanbul'a buyur edenlerdi bunlar.

Hayranlık duydukları İngiliz ve Yunan gibi yaşayan, lakin lafa gelince bu çamuru başkalarına atıp 'Türklüğü, milliyetçiliği' de kimseye bırakmayan 'İslam düşmanı Türkçüler' tekrar boy verdi son yıllarda...

Dinsizliğin kılıfı, özenle biledikleri Arap düşmanlığı oldu yine.

Suriyeliler dediler, Katar dediler, "Arap turist istemeyiz" dediler...

Dediler de dediler.

Mesela Suriyeliler geldi diye kızdılar ama, Suriyelileri kendi topraklarında ölmekle göç etmek arasında sıkıştıran İngiliz'e, ABD'ye, taşeronu PKK ve DEAŞ köpeklerine, Rusya'ya, Müslüman kasabı Esad'a, İran'a tek laf etmediler.

Onların düşmanı; sadece Sünni Müslümanlardı.
Türkiye'deki iktidara da temelde öfke ve nefretleri bundandı.
İşte bu sebepledir ki, kukla örgüt DEAŞ'la silahlı mücadele eden tek ülke Türkiye olduğu hâlde, ABD, İngiltere ve İsrail'le ağız birliği yapıp, kendi ülkelerini Suriye'de DEAŞ'a silah vermekle itham edecek ve ABD'nin sınırımıza devlet kurdurmaya çalıştığı terör örgütü PKKYPG'yi açıktan destekleyecek kadar şirazeden çıktılar.

Hoş, bunu sadece 'şirazeden çıkmakla' tarif hafif kalır, düpedüz ihanetti yaptıkları.

Hem tarihte, hem de son dönemde Gezi'den bu tarafa göstere göstere sergiledikleri, hiçbir surette de geri adım atmadıkları gibi...

FETÖ'nün bütün darbe girişimlerini, 15 Temmuz gecesi müezzinleri dövecek kadar destekleyen yine bu azgın azınlıktı.

Sene oldu 2023, hiçbir şey değişmedi.
Sanki mayıs seçimlerinde yenilmemişler, milletten ağızlarının ortasına şamar yememişler gibi, var güçleriyle 31 Mart yerel seçimleri öncesi yeni provokasyonlara giriştiler.

Tabii işin tek ayağı seçimler değil, bir de bunların ağababalarının Gazze'de yürüttüğü soykırım var...

Gazze'de sürdürülen vahşetin Türkiye'de konuşulmasından, Türkiye'de tavır alınmasından son derece rahatsızlar.

İsrail eski Başbakanı Ehud Olmert'in, "Türkiye'deki Yahudi lobisi İsrail'deki lobiden daha güçlüdür" sözünü şimdi daha iyi anlayabiliyoruz sanki!

Ve bu pencereden bakınca, taşlar yerine daha iyi oturuyor gibi.

"One minute" dedikten sonra sıralı darbe girişimlerinin geldiğini defalarca anlattı Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Partilere kaset operasyonları da aynı yıl, 2009'dan itibaren başladı zaten.

Peki, Gezi darbe girişimi ne zaman başlamıştı, onu hatırlayın...

Dönemin Başbakanı Erdoğan'ın, "Gazze'ye gideceğim" diye ısrar ettiği ABD ziyaretinin hemen ardından.