Trump Erdoğan'da ne gördü
Yücel Kaya
Netanyahu'nun da Mısır'daki zirveye katılacağı duyulduğunda, Erdoğan inişe geçen uçağını tekrar havalandırdı.
Trump'a adeta rest çekti:
"O varsa ben yokum!"
Çünkü Erdoğan biliyordu ki, o masada Türkiye yalnız değildi. Erdoğan katılmazsa Katar, Endonezya, Azerbaycan ve pek çok lider onunla birlikte toplantıyı terk edecekti.
Trump'ın "barış planı" daha başlamadan suya düşecekti.
Trump bunu gördü.
Erdoğan'ın sadece bir ülkenin değil, bölgenin vicdanını temsil eden bir lider olduğunu fark etti.
Netanyahu'ya "Mısır'a gelmemesini" bizzat söyledi.
Çünkü Erdoğan'sız bir masa, eksik bir dünya demekti.
Ve Trump o anda anladı:
Erdoğan, sadece bir devlet başkanı değil, küresel denklemde yeni bir çağın işaretiydi.
***
Mısır'da yapılan o zirvede ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerini adeta bir şov dekoru gibi arkasına dizdi.
Klasik bir Batı görüntüsüydü bu: güç gösterisi, üstünlük mesajı, teatral bir sahne…
Ama Erdoğan o sahnenin figüranı olmayı reddetti.
Yanında İbrahim Kalın ve Hakan Fidan'la birlikte, Trump'ın arkasında durmak yerine onun karşısına oturarak gözlerinin içine baktı.
O küçük detay, aslında yeni dünyanın kurucu fotoğrafıydı.
Trump daha sonra diyecekti ki:
"O çok zeki bir adam… Ne yaptığını biliyor, ülkesinin çıkarlarını koruyor."
***
Trump, Erdoğan'ı gördü..
Azerbaycan'da kardeş ülkeyle birlikte tarih yazdığını, Karabağ'ı yıllar süren işgalden kurtardığını gördü.
Erdoğan'ın, Suriye'de mazlumları Esed'in zulmünden kurtardığını; Şam'da yeni bir denge kurarak El Şara'yı öne çıkardığını gördü.
Irak'ta güvenliği tesis ettiğini.
Libya'da Hafter'le barışı sağlayan akıl olduğunu,
Balkanlarda—eski Yugoslavya topraklarında—Boşnak, Hırvat, Arnavut ve hatta Sırplar arasında saygı uyandıran bir lider hâline geldiğini gördü.
Trump, Erdoğan'ın Ukrayna'da Bayraktar SİHA'larıyla savaşın seyrini değiştirdiğini,
Ukrayna halkına destek verirken aynı anda Putin'le stratejik dengeyi koruyabildiğini gördü.
***
Erdoğan, Filistin için kıyama kalkıyordu,
Her platformda "İsrail bir soykırım devletidir!" diyerek dünyaya meydan okuduğunu gördü.
Gazze'deki zulme sessiz kalmadığını,
Milyonları sokağa dökebilen bir etki gücüne sahip olduğunu,
Erdoğan sayesinde Türk Ordusu'nun Afganistan'dan Sudan'a, Pakistan'dan Etiyopya'ya kadar geniş bir coğrafyada varlık gösterdiğini,
İki bin yıldır kimsenin başaramadığını başardığını,
Mazlumun umudu, zalimin korkusu olduğunu gördü..
Ve Trump, bütün bunların ardından dönüp dünyaya şu mesajı verdi:
"Erdoğan çetin bir adam… Çok güçlü bir ordusu var… Ve ben onu seviyorum."
***
Trump biliyordu ki, Erdoğan ABD'nin planladığı senaryoları kendi lehine çevirebilen nadir liderlerden biriydi.
Erdoğan'ın Washington'un kurduğu masaları bozup, kendi masasını kurabildiğini gördü,
FETÖ belasını Amerika'nın gölgesinden çıkartıp milletin önünde deşifre ettiğini,
Devletin damarlarına sızan o yapıyı temizlerken bile ABD'ye meydan okuyabildiğini,
Yerli savunma sanayiiyle Türkiye'yi dışa bağımlılıktan kurtardığını,
Tankını, topunu, İHA'sını, SİHA'sını kendi eliyle inşa ettirdiğini gördü..
Bu yüzden Pentagon raporlarında Türkiye, artık "dikkat edilmesi gereken güç" olarak kayda geçti.
***
Trump, Erdoğan'ın, enerji savaşlarında masanın dışında değil, masanın başında yer aldığını gördü,
Doğu Akdeniz'den Karadeniz'e, Türk dünyasından Avrupa'ya uzanan enerji koridorlarını Türkiye'nin merkezine bağladığını,