Vida!

Süper Baba, İkinci Bahar, Yabancı Damat dizileri, Kiracı, Koltuk Sevdası filmleri, onlarca unutulmaz öykü kitabı, roman ve hafızalarımıza kazınan unutulmaz eserler desem... 2005'te çok genç yaşta yitirdiğimiz yazar Sulhi Dölek'ten bahsettiğimi anlarsınız hemen.

Yaşasaydı bugünlerde olanlara bakıp 1983 Sabahattin Ali Öykü Ödülü de alan ünlü kitabına adını veren öyküsünün devamını yazardı mutlaka!

Öykünün kahramanı evdeki halının saçakları arasında minicik bir vida bulmuş, bir aletten düşmüştür diye atmayıp gazete kağıdına sarıp saklamıştı önce. Sonraki günleri ise 'vidaların gevşemesiyle' kabusa dönmüştü. Her gün irili ufaklı yeni ve değişik vida bulmuş, buldukça da evdeki alet edavatı söküp içlerine bakmaya başlamıştı. Başı boş vidalar her yerdeydi, vidalardan oluşan kumsalda yürümüş gibi ayakkabılarının içi bile vidalarla doluydu. Yerinden sökülen bunca vidadan sonra bir gün aniden her şeyin çökeceğini düşünmeye başlayınca kendinden kaçmıştı sonunda.

Büyük ustanın o kitabı ve kitaba adını veren öyküsünün adı Vidalar!

Gevşeyip Antalya'da teleferik direğinin devrilmesine, bir yurttaşımızın ölümüne, onlarcasının yaralanmasına, 200'e yakın insanın dehşet dolu saatler yaşamasına neden olan 'başı boş' vidalar gibi yani.

Başı boş vida öyle çok ki!

Denetimsizlikten, adam sendecilikten vidaları gevşeyen raylarda meydana gelen tren kazaları mı, sağlam tek bir vida bile olmamasına rağmen çalıştırılan madenlerdeki toplu katliamlar mı desek Çıkarılan imar aflarıyla vidaları yerinden sökülen, çürüyüp paslanan konutlarda otururken evleri depremde başlarına yıkılan milyonlar, çökenlerin altında kalıp can veren onbinler mi desek

Bizi güvende tutacak ana direğin, adaletin vidaları ne alemde acaba

Milletin poposundaki don yırttıkken çılgın projeler için milyar dolarlar aranması hangi vidaları gevşetti dersiniz

Neyi nasıl istedilerse öyle yapıp memleketin tüm vidaları ile oynadılar. Sanki onları gevşeten ahaliymiş gibi şimdi utanmadan vidaları, pardon kemerleri sıkın diyorlar!

Bu satırları okuyan kıymetli okur sizin mesela gevşeyip yerinden sökülmemiş kaç vidanız kaldı Her gün nereden sökülüp düştüğü belli olmayan kaç vida buluyorsunuz evde, sokakta, işyerinde, markette, kuyrukta, televizyon haberlerinde

İster teleferik direğindeki gibi gerçek, ister öyküdeki vidalar olsun vida işi hayati!

O vidalardan biri şimdi AKP İzmir milletvekili, Yeni Asır gazetesi Yeni Asır iken bizim Ankara bürosunun acar muhabiri olan Şebnem Bursalı sayesinde yerinden oynadı.

Şebnem, çok da bir şey yapmadı aslında...

Bayram tatili için herkesin çok rahat tatil yapabileceği(!) Monako'ya gitmişti. Üyelerini Monako prensi 2. Albert'in seçip belirlediği jet sosyetenin uğrak yeri Yat Klübü'nde sıradan bir yemek yedi. Sipariş ettiği istakozun fotoğrafını da milletin bilgi ve görgüsünü artırmak için sosyal medya hesabından paylaştı.

Ne vardı bu masum paylaşımda değil mi

Ama Diyanetin fetvasında deniz kabuklusu yemek haramdır dendiği için 'istakoz düşmanı' kesilen bazı AKP'liler ve onlar gibi düşünenler isyan etti. Yok millet açken, İstanbul'da doğup büyümesine rağmen deniz görmemiş gençler varken, öğrenciler okula aç gidip dönerken, üniversiteliler öğünleri teke indirirken istakoz yemek de neymiş dediler. Bazı AKP'liler ise 'Yer sofralarında kurulan Erdoğan'ın partisine bu yapılır mı, haram zıkkım olsun' bile deyip esefle kınadılar, istifaya davet ettiler Şebnem'i.

İstifayla vidalar yerine oturacaksa işimiz zor, hatta imkansız! Çünkü memleketi babalarının çiftliği gibi 22 yıldır idare eden kim var kim yoksa istifayı basıp Monako'ya yerleşmesi lazım...