Kısaca anlatayım!

Memlekette 24 Ocak 1980 kararları alındığında o 18 yaşındaydı. Akşam ticaret lisesi ikinci sınıftan terkti, İller Bankası'nda çaycılık ve 'ufak tefek oyunbazlıklar' yapıyordu.Cin gibiydi, tatlı dilliydi. Duruma baktı, köşeyi dönmenin tam zamanı dedi!Ankara'da borç para ile güzel bir ofis tuttu. Telefonlar, sekreterler falan... Kısa sürede paraya para demedi. Dönemin ünlü yıldızları ile ilişkisi oldu. Millet torbayla, çantayla para getirip teslim ediyordu. Mühim mevkidekiler bile saygılarını sunuyordu.Yalçın Doğan, meşhur Banker Yalçın...Banker furyasında saltanatı 22 ay 15 gün sürdü. Battı, yakalandı. Bugünkü tokatçıların aksine altı üstü 3 bin 800 kişiyi çarpmıştı... Cezaevine girdi. Üç beş yıl sonra iyi halden Gökçeada Yarı Açık Cezaevi'ne terfi etti.Röportaj yapmak istediğimi ilettim kendisine. Olur dedi, Adalet Bakanlığı'ndan izin çıkınca Gökçeada'nın yolunu tuttum. Yarı açık cezaevi nasıl bir yer bilmiyorum. Arabalı vapurla Gökçeada'ya vardım. Cezaevinin yolunu sormayı düşünürken, kıyıda üç kişi el sallıyordu bana. Banker Yalçın ve koğuş arkadaşlarıydı, karşılamaya gelmişler!Meğer, adada istedikleri yere istedikleri saatte gitme özgürlükleri varmış. Hep birlikte cezaevine gittik. Tabi ben öyle sanıyorum. Gittiğimiz yer, kocaman bir bağın ortasında küçük bir kulübe. Önünde taş avlusu, avluda masası sandalyesi... İçerde de dört yatak, mutfak, banyo tuvalet. Akşam da, ben sevmem ama rakı bile olan bol yeşillikli güzel bir sofra! Sonra, iki gece iki gün durmadan anlattı. Yeni Asır'da yazı dizisi oldu.Sonu belli olan bu bankerlik işlerini, para yatırmak için milletin kapısında nasıl kuyruk olduğunu anlatırken verdiği bir örneği unutamam. Şöyle anlatmıştı..."Deli para geliyordu. Milletten alıp millete veriyor, döndürüyordum işi! Kısa sürede eski bankacılar, iş bitirici tipler türedi çevremde. Onlar sayesinde devletin savcıları, askerleri, hakimleri bile para yatırmaya başladı. Bir akşam üstü benim odanın dışından gürültüler geldi. Sonra aniden kapı açıldı bir amca içeri daldı.İçimden, eyvah vatandaş uyanıp paralarını geri almaya mı geldi diyordum ki... Amca elindeki torbayı masaya boşalttı, para doluydu. 'Al bunu, paramı sana yatırmak istiyorum' dedi. Dedi ve dönüp gitti. Arkasından seslendim, adamları koşturdum tutup geri getirdiler. Makbuz bile almamıştı!Acıdım adama, "Amca, biz artık para toplamaktan vazgeçtik! Hem sen benim dürüst biri olup olmadığımı nereden biliyorsun, alıp kaçacağım paranı belki"