Ülkenin kralı 'bir işe doğru zamanda başlamayı' bilirse, 'kimin sözüne kulak verip kimden uzak durulacağını' bilirse ve 'her zaman yapılması gereken en önemli şeyin ne olduğunu' bilirse, giriştiği hiçbir işte başarısızlığa uğramayacağını düşünüyormuş. Fakat bu üç sorudaki üç doğruyu bir türlü bulamıyormuş.
Kral sarayına bilgeleri davet edip onlara sormuş, aldığı yanıtlar tatmin etmemiş. Başka bir bilge var, o saraya gelmez siz gitmelisiniz demişler.
Atlamış atına tek başına ormanda yaşayan bilgeye gitmiş. Adam kulübesinin önünde toprağı kazıyormuş. Kral atından inip yaklaşmış bilgeye, "İzin verirseniz size üç soru sormak istiyorum. Doğru zamanda doğru şeyi yapmayı nasıl öğrenebilirim Kimlerin sözüne önem vermeliyim Hangi şeyler diğerlerinden daha önemlidir" demiş.
Bilge oralı bile olmamış kazmaya devam etmiş. Kral yaşlı adama yardım edeyim de işi çabuk bitsin belki yanıt verir diye düşünüp küreği ondan alıp saatlerce kazmış toprağı. Sonra durup, yanıt vermezse oradan gideceğini söylemiş. Yaşlı adamdan yine ses çıkmamış.
Fazla naz aşık usandırır deyip tam gidecekken koşarak birinin geldiğini görmüşler. Gelen yaralı ve kan kaybediyormuş. Kral küreği bırakıp adama yardım etmiş. Kanamayı durdurmuş, yarayı temizleyip sarmış. Gece olduğu için kulübenin bir köşesinde sabahlamış.
Sabah olunca yaralı adam gözünü açmış ve özür dilemiş! Kral neden özür diliyorsun deyince izah etmiş... "Ben buraya geleceğinizi öğrenince pusu kurup dönüşünüzü beklemeye başladım. Amacım sizi öldürmekti. Fakat bir türlü gelmediniz. Bu arada askerler beni farketti yaralandım, kaçtım. Sonrasını biliyorsunuz."
Yaşlı bilgenin kazma kürek işi ve sorularına cevap beklerken geçen zaman kralın hayatını kurtarmış. Hem bu durumdan hem de samimi itiraftan etkilenip canını almak isteyen adamı affetmiş, bilgeye dönerek sorularıma artık yanıt verecek misiniz demiş. Yaşlı adam nihayet konuşmuş...
"Dün benim güçsüz oluşuma acımayıp bu tarhları kazmak yerine yolunuza gitseydiniz bu adam sizi öldürecekti. İşte sizin için en önemli an o tarhları kazdığınız zamandı. En önemli kişi ise bendim, en önemli uğraşınız da bana iyilik etmekti!
Sonra koşarak bu adam geldi. En önemli zaman onunla ilgilendiğiniz andı. Yaralarını sarmasaydınız adam sizinle barışamadan ölecekti. Dolayısıyla sizin için en önemli adam oydu ve onun için yaptıklarınız sizin için en önemli uğraştı..."
Tolstoy'un 'İnsan Ne İle Yaşar' adlı dört öyküden oluşan kitabından 'Üç Soru' öyküsünün özeti...
Taaa 1886'da yazılmış olmasına rağmen hala yol gösteriyor eser.
Seçimlerin ardından memlekette bambaşka bir hava esmeye başlayınca bu öykü geldi aklıma.
Kendi kendime "2002'den günümüze küçük bir grup ultra zengin olurken, bir dönemin orta direği de dahil alayımızın fukara sınıfına gerilemesi, 10 milyondan fazla emeklinin idarecilerin gözünde on paralık değerinin olmaması, milyonların ancak 'yardımla' yaşar hale gelmesi, büyük küçük herkesin 'adaletin bu mu dünya' dediği, imam hatipliler tarafından yönetilen memlekette en çok kullanılan lafın 'hakkımı helal etmiyorum' olduğu zamanların bir sonu olmalı diyorduk. Peki, doğru zaman geldi mi Ne oldu da geldi" diye sordum.

129