Tercih, her şeydir

Her depremden sonra aynı şey olur.Önce deprem profesörlerimiz kıymete biner, ekran ekran dolaştırılırlar, aradan bir hafta filan geçer, televizyonlara yağmur gibi telefon gelmeye başlar, "artık bunları çıkarmayın, İstanbul yıkılacak diyorlar, çoluk çocuk korkudan uyuyamıyoruz" diye şikayet edilir, aradan üç gün daha geçer, iş dünyası telefon etmeye başlar, "deprem endişesiyle alışveriş kesildi, insanların psikolojisi bozulunca ekonomi de bozuluyor, deprem profesörlerini artık göstermeyin" derler, aslına bakarsanız, haberciler hadisenin ciddiyetini bizzat yaşadıkları için deprem profesörlerini ekrana getirmekte ısrar ederler, ama, rating diye bir kavram var, izlenme oranlarını gösterir, depremin ilk günlerinde deprem profesörlerinin izlenme oranı çok yüksekken, aradan bir hafta filan geçince, izlenme oranı hızlı şekilde düşer, yukarda anlattığım şekilde, insanlar deprem profesörlerini görmekduymak istemezler, başka kanala zaplarlar, e haberciler de ne yapsın, izlenme oranları düştüğü için, mecburen deprem profesörlerini ekrandan uzaklaştırırlar.Böylece deprem unutulur.Sonra bir deprem daha olur.Binlerce insanımızı daha kaybederiz.Hadi bakalım, yukarda anlattığım döngü yeni baştan yaşanır.Çünkü...İki tip doktor vardır.Biri lafı hiç eğip bükmez, başınıza neler geldiğini gözlerinizin içine baka baka gayet açık anlatır, teşhisi ciddiye almazsan ölürsün der, uyarılarıma kulak vermezsen, kendin ölmekle kalmazsın, aileni de hem maddi hem manevi olarak perişan edersin der, şimdi lütfen sakin sakin söylediklerimi dinle ve dediklerimi yap, bana güven, söylediklerimi harfiyen uygulayacağın konusunda ben de sana güvenebileyim, birlikte aşacağız der... Kendinizi duygusal açıdan kötü hissedersiniz ama, muhtemelen yaşarsınız.Öbürü