Talcid

Türkiye'de ortalama her yıl 250 bin insanımız kansere yakalanıyor, onlardan biri Nihat Genç'ti, eğilmeyen bükülmeyen, biat etmeyen, kimseye müdanası olmayan, kelimenin tam manasıyla bağımsız ve özgün bir kalemdi, Türk medyasının kutup yıldızlarından biriydi, fikir dünyasında delikanlı gibi bir ömür sürdü, akciğer kanseriydi, kaybettik.

(Değerli arkadaşım Ersan Barkın, Nihat'ın da avukatıydı. Ersan gönüllü olarak, asla ücret almadan kanser hastalarının avukatlığını yapar, davalar kazanıldığında karşı taraftan kazanılan ödemeleri asla kendisi almaz, kanserle mücadele derneklerine bağışlar, kanser davalarında yaşanan hukuki saçmalıkları afişe eder, toplumu bilgilendirir, Nihat'ın ardından da böyle yaptı, sosyal medya hesabından duyurdu.)

Halk arasında "akıllı ilaç" tabir edilen, bireyselleştirilmiş, kişinin genetik hedefine yönelik, yeni nesil ilaç kullanıyordu Nihat Genç... Kullanıyordu ama, akıllı ilaçlar devlet tarafından ücreti karşılanan ilaçlar listesinde değildi, kendisi ödemek zorundaydı. Birinci ve ikinci dozları kendi imkanlarıyla satın aldı. Her doz dünyanın parası tabii... Üçüncü doza gücü yetmedi. Kimseden de kesinlikle maddi yardım kabul etmiyordu, prensibi böyleydi, ne yapsın, hayatı boyunca prim ödediği SGK'ya başvurdu, üçüncü dozun karşılanmasını istedi. Nafile... Dedim ya, akıllı ilaçlar kapsam dışındaydı, SGK bu başvuruyu reddetti.

Dava açmaktan başka çare yoktu.

SGK'dan tahsil edildiğinde ödenmek üzere, eczaneden borç karşılığında aldı üçüncü doz akıllı ilacı, dava açtı.

Mahkeme inceledi, vicdan sahibi hakime denk geldi, ihtiyati tedbir talebi kabul edildi, insaniyet namına karar verildi, ilacı al kullan, SGK geçici olarak parasını ödesin, sonrasına sonra bakılır denildi.

Denildi ama, bu karar yetmiyordu, SGK ayak diretti, ihtiyati tedbir kararı başka şey, parayı ödemek başka şey, mevzuata uygun değil dedi, parayı illa ödemem gerektiğine dair ayrıca mahkeme kararı lazım dedi. Hadi bakalım, artık nefes bile alamaz hale gelmiş olan Nihat hasta yatağından gene dava açmak zorunda kaldı, SGK'nın parayı geçici olarak ödemesi gerektiğine dair ikinci mahkeme kararı da alındı.

Sonrasında zaten ölümcül illet vücudunu sarmıştı, acı eşiği çok yüksek olmasına rağmen katlanılmaz hale gelmişti, entübe edildi, dayandı gene dayanabildiği kadar, son nefesini verdi, bir ömür uğruna mücadele ettiği vatan toprağına defnedildi.

Gel gör ki, bu entübe süreci sırasında, SGK da karşı dava açmıştı, ihtiyati tedbirin ve geçici ödeme kararının kaldırılması için istinaf mahkemesine başvurmuştu. Yani... Ölmüş veya kurtulmuş, orası beni ilgilendirmez kardeşim, ben bu akıllı ilacın parasını kesinlikle ödemem diyordu. Mahkeme evrak üzerinden inceledi, söz konusu ilaç devletin ödeme listesinde yer almadığı için SGK'yı haklı buldu, geçici olarak ödemesi yapılan üçüncü doz ilacın parasının, SGK'ya iade edilmesine karar verildi.