Mesir macunu kobra zehri

Geçen yılki Meclis açılışında, Özgür Özel talimat verdi, CHP milletvekilleri Tayyip Erdoğan'ı ayağa kalkarak karşıladı, niye böyle bir şey yaptınız diye soruldu, Özgür Özel cevap verdi, "ayakta karşılamamıza şaşıranlara şaşıyorum" dedi, "cumhurbaşkanlığı makamına asla saygısızlık yapmayacağımızı defalarca söyledik" dedi, "bundan sonra da bu şekilde davranmaya devam edeceğiz" dedi.

Bu yılki Meclis açılışında, aynı Özgür Özel talimat verdi, aynı CHP milletvekilleri aynı Tayyip Erdoğan'ı protesto etmek için genel kurula gelmedi, niye böyle bir şey yaptınız diye soruldu, Özgür Özel cevap verdi, "makamına niye saygı gösterelim" dedi.

CHP'nin ayakta karşılaması kesinlikle yanlıştı ama, aynı CHP'nin, kurucusu olduğu Meclis'e gelmemesi de yanlış olmadı mı

İfrattan tefrite savruldu.

ünkü...

Hindistan'ın henüz İngiliz sömürgesi olduğu dönemlerdi, Delhi, Mumbai, Kalküta gibi şehirler kobra yılanı kaynıyordu, yerel halk elbette alışıktı ama, İngiliz askerleri hayatlarında ilk kez yüz yüze geldikleri bu sinsi tehdide karşı kendilerini koruyamıyorlardı, yılan sokmasından şakır şakır ölüyorlardı.

İngiliz yönetimi çare aramaya başladı, düşündüler, taşındılar, dahiyane bir fikir buldular, dediler ki, kobralarla mücadele etmek için kendimizi tehlikeye atmayalım, biz tehlikeden uzak duralım, bu işi yerel halkın üstüne yıkalım, kobraları öldürsünler, öldürüp getirdikleri her kobra için para verelim dediler.

Tam düşündükleri gibi oldu.

Yerel halk para lafını duyunca, şakır şakır kobra ölüsü getirmeye başladı.

İngilizler böylesine isabetli karar verdikleri için kendi kendilerini tebrik ettiler, zekalarıyla gurur duydular.

Kısa süre içinde Hindistan şehirlerinde kobra kalmadı, neredeyse doğada bile kalmadı, artık hastanelere kobra sokmasından kimse gelmiyordu.

Ama bir tuhaflık vardı... Ortada kobra mobra filan kalmamasına rağmen, her gün biraz daha fazla sayıda ölü kobra getiriliyordu, bu nasıl olabilirdi

İngiliz yönetimi araştırdı, vaziyet kısa sürede anlaşıldı, doğada artık yakalayacak kobra kalmayınca, kurnaz Hintliler dahiyane bir fikir bulmuştu, evlerinin bahçelerinde kobra çiftlikleri kurmuşlardı!

Evet, artık yakalayıp öldürmek yerine, öldürmek için besliyorlardı. Kobra peşinde koşmaktansa, kobra yetiştirmek, hem çok daha zahmetsizdi, hem çok daha fazla gelir getiriyordu, kobra avcısı zannedilenler, aslında kobra üreticisiydi.

Kendilerini çok zeki zannederken, alenen şapşal yerine konulduklarını anlayan İngilizler, kobra ölüsü satın almaktan derhal vazgeçtiler.

Ama, iş işten geçmişti.

Durumu tee en başından daha kötü hale getirmiş oldular.

Ölü kobralar artık para etmeyince, çiftliklerde çoğaltılan kobralar, doğaya bırakıldı. Yani, hem para kaybedilmişti, hem zaman kaybedilmişti, hem de kökünü kuruttuk zannedilen kobra nüfusunda patlama meydana gelmişti.

Bu yaşanmış ibret öyküsü, Alman iktisat profesörü Horst Siebert tarafından 2001 yılında yazılan bir kitapla kavramlaştırıldı, "kobra etkisi" adıyla literatüre girdi. Ekonomide ve siyasette, düzeltmeye çalışırken daha da bozulmasına sebep olan kararlara, kobra etkisi denildi.

Türkçe meali, kaş yapayım derken göz çıkarmak'tı.

Sorunu çözmek için yaptığın teşhis ve müdahale yanlışsa, o sorun, içinden çıkılmaz hale geliyordu.

Öngörüsüz iyi niyet, kötüleşmeyi teşvik ediyordu.

(Kobra etkisini kanıtlayan örneklerden bir başkası, Vietnam'ın Fransız sömürgesi olduğu dönemde yaşandı, Hanoi şehri fare kaynıyordu, Fransız yönetimi dahiyane bir fikir buldu, fare öldürüp kuyruğunu getirene para ödenecekti, e tabii, fare yetiştirip kuyruğunu getirmeye başladılar, üstelik, kuyruğunu kestikleri fareleri üremeye devam etsinler diye kanalizasyonlara bırakıyorlardı, kurutmaya çalıştıkları fare nüfusunda patlama oldu.