İran'da aslında ne oluyor

2003 yılına kadar Türkiye'nin Filistin vizyonu tamamen Yaser Arafat ve Filistin Kurtuluş Örgütü'ydü.

AKP iktidara geldi, hemen bir yıl sonra, bütün dünyada Filistin'in sözlük anlamı olarak kabul edilen Yaser Arafat öldü. Filistin devletinin varlığı ve tanınması için İsrail devletiyle masaya oturmayı başaran, İzak Rabin ve Şimon Peres'le birlikte Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen Arafat, artık yoktu. Şak... Türkiye'de eksen kayması yaşandı.

Hayata daima Ankara penceresinden bakan Türkiye Cumhuriyeti devleti, AKP hükümetiyle birlikte pozisyon değiştirdi. Tarih boyunca daima Arafat'ın yanında duran, Filistin'le İsrail arasında dostane şekilde arabuluculuk yapmaya çalışan Türkiye, bu vizyonunu terk etti; Filistin Kurtuluş Örgütü'nün kökeni olan, Arafat'ın kurucusu olduğu El Fetih'e sırtını döndü, direksiyonu Hamas'a kırdı.

2006 yılında, Filistin'de seçim yapıldı.

Arafatsız ilk seçimdi, Hamas kazandı.

O zamanlar Türk medyası henüz böyle yandaşlaşmamıştı, özgürce gazetecilik yapılıyordu, "kaleş iktidarda" manşetleri atıldı. Çünkü, seçimi kazanan Hamas mensupları, kalaşnikoflarla zafer turuna çıkmıştı!

Filistin toprakları tarihte ilk defa, hem coğrafi olarak, hem ruhen ikiye bölünmüştü. Arafat'ın El Fetih'i laikti, Hamas köktendinciydi. El Fetih, dünya sahnesinde Filistin devletini temsil ediyordu, Hamas ise terörist örgüt kabul edildiği için -İran hariç- hiçbir ülke tarafından tanınmıyordu.

Sayın ahalimiz sayın hükümetimizin yönlendirmesiyle, hepsini birden Filistin zannediyordu ama, Hamas asla Filistin değildi. Mısır'daki şeriatçı İhvan Hareketi'nin Filistin şubesi olarak kurulmuştu, bizatihi Arafat'ın karşısına dikilmek üzere, Arafat'ın El Fetih'ine karşı kurulmuştu, coğrafi olarak bölünen Filistin'in yarısına, Gazze Şeridi'ne el koymak için kurulmuş bir örgüttü, hatta bu yüzden, İsrail'den bile önce El Fetih'e silah çekmişti, Batı Şeria'daki Mahmut Abbas hükümetine karşı 2007 yılında El Fetih'le çatışmışlar, binden fazla Filistinlinin ölümüne sebep olmuşlardı. Hamas, İran tarafından destekleniyordu, Tahran yönetimi silah, roket ve para vermekle kalmayıp, Hamas militanlarına askeri eğitim veriyor, İsrail'e yönelik operasyonlarda taktik danışmanlık yapıyordu, Lübnan'daki Hizbullah'la ortak hareket etmelerini sağlıyordu.

7 Ekim 2023... Tam Şabat günü, Yahudilerin kutsal gününde, Hamas "sürpriz" denilen bir operasyonla roket sağanağı başlattı, paramotorlarla İsrail sınırını geçtiler, kamyonetlerle tel örgütleri yıktılar, ağır silahlı, maskeli militanlarla, sivil yerleşim bölgelerine girdiler, çoğunluğu kadın bazıları çocuk, 300'den fazla sivil İsrailliyi öldürdüler, 200'den fazla İsrailliyi rehin alarak Gazze'ye kaçırdılar.

Gazze'de adeta bayram havası yaşanıyordu, İsrail'den nefret ettikleri için gayet normaldi, anormal olan tarafı Türkiye'de yaşananlardı. İstanbul başta olmak üzere pek çok şehrimizde, sevinçten kornalarla şehir turu atanlar vardı, camilerimizde "şükür namazı" kılanlar vardı. Özellikle yandaş medyamızın manşetlerinde hem coşku, hem mutluluk, hem de alaycılık hakimdi, "Mossad rezil oldu" makaleleri yazıldı, "demir kubbe kağıt gibi yırtıldı" başlıkları atıldı, "Netanyahu kaçacak delik arıyor" denildi, yandaş ekranlarda keyifle gülümseyerek yorumlayanlar vardı, "İsrail aslında işte bu kadar zayıf bir ülkedir, dünya bunları gözünde büyütüyor" yorumları yapıldı, "İsrail'le birlikte İsrail'in hamisi ABD'nin de fena halde rezil olduğu" anlatıldı, Hamas övgüleri yapıldı, sayın hükümetimizin Türkiye'nin Filistin vizyonunu değiştirerek, Hamas'ın arkasında durarak ne kadar doğru yaptığı anlatıldı.

(Şükür namazı kılanlardan biri, Hamas lideri Haniye'ydi, çalışma ofisinde şükür namazı kılarken çekilen fotoğrafları bütün dünya medyasına servis edilmişti, kütüphanesinde Türk Bayrağı görülüyordu, çünkü, Haniye'nin saldırı gününde bu şükür namazını kılarken, İstanbul'da olduğu öne sürüldü, bu iddia yalanlanmadı.)

(Hamas lideri Haniye şükür namazı kılarken, Türkiye'de adeta bayram havası eserken, Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas ne demişti... "Hamas, İsrail'in Gazze'ye saldırması için bulunmaz bir bahane yarattı" demişti. Kesinlikle doğru teşhisti. Gel gör ki... Sayın medyamız, Mahmut Abbas'ın bu açıklamasını hiç beğenmemişti, sansürlemişlerdi. Mahmut Abbas'ın bu sözleri bütün dünya medyasında yer alırken, bizim medyada sansürlerdi, üstü örtüldü, Türk halkına duyurulmadı. Yani, sayın medyamız Mahmut Abbas'tan bile daha iyi bildiğini, İsrail'i Mahmut Abbas'tan bile daha iyi tanıdığını zannediyordu!)

Sonra

Sonrasını hepimiz gördük... Gazze'de taş üstünde taş bırakılmadı, adeta haritadan silindi, Hamas yok edildi, şükür namazı kılan Haniye, Tahran'da öldürüldü, İran cumhurbaşkanı ve halefi olarak görülen İran dışişleri bakanı "ben suikastım" diye bağıran bir helikopter kazasıyla öldüler, Lübnan'daki Hizbullah militanlarının çağrı cihazları, telsizleri, cep telefonları patladı, Beyrut'a düzenlenen hava saldırılarıyla Hizbullah varlığı imha edildi, İsrail tankları Güney Lübnan'ı işgal etti, Hizbullah lideri Nasrallah öldürüldü, Esad rejimi çökertildi, İsrail askerden arındırılmış bölgeyi geçerek, 1973'ten beri ilk kez Suriye topraklarına girdi, Golan Tepeleri'ne çöktü, Suriye hava sahasını babasının tarlası gibi kullanabilir hale getirdi, sıra heybedeki turbun büyüğüne gelmişti, İran'ı vurmaya başladı, İran genelkurmay başkanını, İranlı bilim insanlarını yok etti ve en son, ABD sahneye çıktı, Amerikan hava kuvvetleri İran'ın nükleer tesislerini vurdu, Trump açıkça "İran'da rejim değişikliği istediğini" söyledi.

7 Ekim 2023 milattı... Hamas İsrail'e saldırdığında, İsrail'in şapşal gibi hazırlıksız yakalandığını düşünenler, Türkiye'de sevinç çığlıkları atanlar, bugün ne düşünüyorlar acaba

(Aslında maalesef gayet belliydi... NATO'da "duygusal durum" adı verilen bir konsept var. NATO subaylarına bunun eğitimi veriliyor. Duygusal bir durum yaşanıyor veya duygusal bir durum yaratılıyor, yerel halk ve dünya kamuoyu bu duygusal durumun etkisindeyken, çoook önceden planlanan her ne ise uygulamaya konuluyor.)

(Vietnam savaşı buydu mesela, Amerikan destroyerlerine Kuzey Vietnam tarafından saldırı yapıldı dediler, bu saldırı üzerine ABD Senatosu'ndan misilleme kararı çıkardılar, aslında düpedüz yalandı, böyle bir saldırı yoktu ama, yalan olduğu ortaya çıkana kadar Vietnam'a daldılar.

Irak savaşı da buydu, Saddam'ın tee Avrupa ülkelerini bile vurabilen, Paris'i Londra'yı vurabilen kimyasal füzeleri var dediler, halbuki elbette yoktu, düpedüz yalandı ama yalan olduğu ortaya çıkana kadar Irak işgal edildi.

Önce duygular harekete geçirilir, dünya çapında destek sağlanır, sonra da, çoktaaan hazırlığı yapılmış olan plan rahat rahat uygulanır.)

(Hamas'ın "zafer" zannedilen saldırısı, dört dörtlük duygusal durum konseptiydi. Sihirli el tarafından sosyal medyaya özellikle servis edilen sivil katliamı görüntüleriyle, İsrail dünya çapında