Eski Türkiye Yeni Türkiye
Milli eğitimsizlik bakanımız izah etti, "eski Türkiye artık bitti, artık bu ülkede Erzurum'un köyünden çıkan bir Anadolu çocuğu bakan olabiliyor" dedi.
★
Bizden önce evlerde buzdolabı yoktu, evlerde fırın yoktu, bizden önce tomografi yoktu, ambulansları köpekler çekiyordu, İstanbul'da ağaç yoktu, Ankara'da havalimanı yoktu, bizden önce kadının adı yoktu, bizden önce traktör yoktu, "bizden önce cami yoktu" bile dediler, şimdi en son bu, bizden önce köy çocukları bakan olamıyordu.
★
(Haklı aslında!)
★
(Eski Türkiye'de Meclis yoktu mesela, Lordlar kamarası vardı, milletvekillerimiz kont, dük veya markizdi, orum düşesi, Giresun kontesi, Hakkari baronesi, Kastamonu lordu, Balıkesir prensi filandı, Erzurum'dan sadece arşidükler seçilebiliyordu, bakanlarımız Habsburg, Windsor veya Burgonya hanedanlarına mensuptu, milli eğitim bakanlarımız genellikle Saksonyalıydı, bunlardan önce belediye başkanlarımız Bizans tekfuruydu, il başkanları Malta şövalyesiydi, hiç dindar cumhurbaşkanımız yoktu, çok şükür ki bunlar ilk kez dindar cumhurbaşkanı seçti, hamdolsun ki o da Britanya şövalyesi oldu!
Eski Türkiye'de milli eğitim Vatikan'a bağlıydı, lise müdürleri Noel Baba'ydı, müfredatı Fener Rum Patrikhanesi hazırlıyordu, köy çocukları ilkokula kendi isimleriyle kayıt yaptıramıyordu, mecburen Ludwig, Beatrice, Alfredo, Clara gibi isimlerle kaydoluyorlardı, imam hatip liseleri yasaktı, çocuklarımızı zorla Heybeliada Ruhban Okulu'na kaydediyorlardı, ağabeyim Yıldırım'ı mesela oraya kaydettiler, papazlık sınavlarını geçemeyince ağabeyim mecburen rahibe oldu, o tarihlerde henüz şimdiki gibi tarikat yurtları serbest değildi, zavallı çocuklarımız izbe manastırlarda barınıyorlardı, hatta hiç unutmuyorum, Aya Nikola kilisesinin şapelinde yangın çıkmıştı, 11 gariban kız çocuğumuz diri diri yanarak can vermişti, Cizvitlerin katedrallerinde gariban oğlan çocuklarına tecavüz ediyorlardı, Cizvitler hükümete yakın yandaş tarikat olduğu için kepazeliğin üstü örtülüyordu, üniversiteye sadece creme de la creme tabakanın çocukları gidebiliyordu, ben mesela Ege Üniversitesi'ni kazanmıştım ama, köy çocuğu olduğum için kabul etmemişlerdi, mecburen gidip gözyaşları içinde Cambridge'te okumak zorunda kaldım, eskiden YÖK başkanı başpiskopostu, LGBT değilsen doçent olamıyordun, eğitim yılı sonunda bahar şenliği filan gibi avam eğlenceler yapılmazdı, süslü şapkalar takılır, Ascot yarışları düzenlenirdi, fakülte kantininde Petrus ve Dom Perignon satılırdı, içki içmeyen öğrenciler belden üstleri çıplak deri pantolonlular tarafından kahkahalarla kırbaçlanırdı, kız öğrenciler derslere bikiniyle giriyordu, amfiye tek parça mayoyla gelenler "yobaz herhalde" diye yadırganırdı.)
★
Halbuki...
Büyükşehir Yasası adı altında yasa icat edip, Türkiye genelinde 34 bin köy varken, 17 binden fazla köyümüzü, köylerimizin yarısını, zart diye köy vasfından çıkaran,