20 şehit

Gazeteciliğe başladığım günden beri alışkanlığımdır, İzmir'e ne zaman gitsem, ekonominin nabzını tutmak için İkiçeşmelik'i dolaşırım.

Şehrin nehridir İkiçeşmelik, şöyle kaldırıma bir sandalye çekip otur, seyret, şehir önünden akar, tanımayanlar için tekin değildir, her türlü antin kuntin işler orada döner, ama yakından tanırsan, insanlığın imbiğidir, hani feleğin çemberi denir ya, kelimenin tam manasıyla öyledir, İkiçeşmelik'ten geçtiğinde aslında o feleğin çemberinden geçmiş olursun.

Ve, çoook önemli bir başka özelliği vardır, yokuş aşağı Cici Park'tan Mezarlıkbaşı'na inene kadar sağlı sollu spotçularla doludur, kılcal damarlar gibi ara sokaklara da dalan yüzden fazla spotçu dükkanıyla örülüdür, vatandaş ekonomisinin nabzı işte oradadır, ikinci el eşyaların, maddi mecburiyetler yüzünden elden çıkarılan hatıraların, kırık kalpler durağıdır.

İzmir İkiçeşmelik'in benzeri İstanbul Kadıköy'de var, spotçular çarşısı, saatlerce dolaşırım, türlü türlü yaşanmışlıklara tanıklık eden eşyaların, ucuz etiketlerle tezgaha konulduğu, hüznün nefes alıp verdiği yerdir.

Hiç öyle TÜİK palavralarına, yandaş ticaret odalarının makyajlı rakamlarına, iktidardan tırsan sanayi odalarının karmaşık hesaplamalarına filan ihtiyaç yoktur, spotçulara sorun, size halimizi harbi harbi anlatırlar.

Türkiye "ikinci el cumhuriyeti" haline geldi.

İstatistiklerin söylemediği hazin gerçek budur.

Yaşları 70'in üstünde olan, 1980'den bu yana tüm ekonomik krizleri bizzat yaşayan kıdemli spotçular var, böylesini görmediklerini söylüyorlar.

Vatandaş eskiden, artık ihtiyaç duymadığı eski püskü eşyasını satardı, şimdi artık, ihtiyacı olduğu için yeni eşyasını satıyor.

Evinin kirasını ödeyebilmek için, hiç olmazsa bir ay daha idare edebilmek için, getirip buzdolabını satan var. Yenisini aldığı için eskisini satmıyor, hiç olmazsa sofraya ekmek koyabilmek için fırınını satıyor.

Spotçulara eşyasını satanların profili değişti, spotçulardan ikinci el eşya satın alan müşterilerin de profili değişti... Eskiden ikinci el eşya geçici bir tercihti, bekarlar veya öğrenciler ikinci el alışveriş yapardı, şimdi artık, yeni evlenenler ikinci el alıyor. Halbuki her gencin hayalidir, hayata yepyeni bir başlangıç yaparken, yepyeni eşyalar düzülür, mazide kaldı, bugün gençlerimiz maalesef, sıfırdan hayatlarına kullanılmış eşyalarla başlıyor.

İkinci el eşyada öylesine yığılma var ki, spotçu dükkanları "yediemin deposu"na benziyor. Halısını satmak zorunda kalmış öğretmen var, insanın görünce yüreğine kıymık batıyor, rulo yapmış özenle, belediye otobüsüyle sırtında getirmiş... Eşinin gözyaşları eşliğinde bulaşık makinasından vazgeçmiş, klimasını satmak zorunda kalmış emekli var. Televizyon, şifonyer, akvaryum, abajur, az kullanılmış yemek takımı, getiren getirene.

Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir ekonomik krizde tanık olmadığımız bir tablo bu... Hayatta kalabilmek için yaşanmışlıklar satılıyor, yaşayabilmek için kullanılmışlar alınıyor. E, spotçu dükkanı dediğin de kuyumcu vitrini değil tabii, bir ömür biriktirilmiş eşyalar, ölü fiyatına gidiyor.

Şahlandık diyorlar.