Mevsim değişti. Toprak kar ve yağmur bekledikçe güneş açıyor. Bütün yılı salgın hastalıkla geçirdik ve bu güneş iyi günlerin işareti olabilir, ama ya kuraklık. Neden iki iyilik bir arada olmaz. Çünkü bize kesintisiz ışıklar değil gölgeler hüzünler vaat edildi. Sokaktaki evimiz Mihrimah Sultan bütün camiler gibi kapalı. Avluda beklerken kediler geçi
Kararmış bir kalbin başkaları üzerine düşen ne çok gölgesi var. Bu karabasanlar toplum ev aile içinde ortaya çıktığı gibi iş yerlerinde de kendini gösteriyor. Bazen küçücük bir yetkiyi, imkanı, yönetsel bir konumu elde eden kişi, içindeki bütün zaafları ayna gibi yansıtmaya başlıyor. Mobbing kelimesi böyle girdi hayatımıza. İş hayatında adını koyma
Çocukları bilgisayardan, tabletten, telefondan uzak tutalım, kitaplara, doğaya, yüz yüze ilişkilere yönlendirelim derken salgın geldi çattı. Artık çoğu serbest oldukları saatlerde de dışarı çıkmak istemiyor. Kaygılı, iç mekan tutkunu, internet bağımlısı insanlar olarak "yeni normal" düzenini hep birlikte idrak ediyoruz. İnsansızlığın açtığı yaralar
Hayvan ne derin muamma. Onların çeşitli sebeplerle kalplerinin kırıldığını, küsüp içlerine kapandıklarını, kendi aralarında nice sorunlar yaşadıklarını, türlü çeşit korkularını bilmiyoruz. Yağmurlarda ıslanıp bir barınak bulamayınca bizim gibi bronşit, grip, nezle hatta verem olduklarını da. Kanser olup kimseler bilmeden bir kuytuda inleyerek ölüşl
Geriye dönüp baktığında güzel oldu diyor hikâyeci Cemal Şakar. Hikâyenin yoluna çıktığını fark etmeden sebepsizce okumaya ve yazmaya başlayan biri olarak, dönüp arkasına baktığında şükretmeyi, mutmain olmayı biliyor. Neden yazıyorsun sorusuna en yalın cevabı vermiş. Duran Boz'un "Yazma Hikâyeleri" derlemesine yolladığı yazıda afili bir söz etmemiş,
Uluslararası Kahramanmaraş Şiir ve Edebiyat Günlerine katılmak için gittiğim Maraş'tan dönerken yollarda şair İnci Okumuş'un hediye ettiği ve yazarlarından biri olduğu "O Kuşu Ben Gördüm" kitabını okudum. Kitabın adı bir cezaevi avlusundaki küçücük gökyüzü parçasından ve geçen bir kuşu ilk kimin gördüğü üzerine mahkumlar arasında yapılan tatlı bir
Bu salgın günlerinin muhasebesi, köklü bir kırılma noktasına, hiçbir şeyin aynı olmayacağı yeni bir dünyaya işaret edecek kadar yaygın ve güçlü mü Sorgulamalar bizi alıp nerelere savuracak, nasıl sonuçlar doğuracak Pandemi sürecine dair kimi yazılarda başkalarına katlanmanın, aynı evde ortak bir hayat sürdürmenin bireyi zorlayan yanları gözler ön
Virüs hergün biraz daha içimize işliyor. Gittiğim semtlerde süngülerin düştüğünü, daha önce 'maskeye inanmıyorum, bana bir şey olmaz, kuralları takmam' diyerek meydan okuyanların, usulüne uygun biçimde maskeli olduğunu görüyorum. Bir iş için Merter'e doğru yola çıkıyorsam, hız bakımından en uygun vasıta elbette ki metro. İş saati değilse görece kor
Karaköy'de sıkı önlemler altında açılan bir resim sergisini görmek için evden çıktım. Korona günlerinde zorunluluk olmadıkça, evimin olduğu mahalleden çıkmamaya, özellikle de toplu taşım araçlarını kullanmamaya çalışıyorum birçok yurttaş gibi. Bu kez zorunlu olarak metroya bindim ama iş saatlerini tercih etmediğimden kalabalık değildi. Herkes maske
Pandemi ekonomiyi gündelik yaşamı ruh sağlığımızı genelde olumsuz manada değiştirip dönüştürdüğü gibi kültür sanat alanını da sekteye uğrattı. Nice kıymetli projeler sergiler konserler askıya alındı. Çevrimiçi dünyada bazı etkinlikler yapılıyor ama sergileri doğal atmosferi içinde temaşa edebilmek, sanatçılarla göz göze gelmek büyük bir nimetmiş me
© 2016