Ünlü sosyologla üç saat

Türkiye'de tarafsız, kutuplaşma dışında kalmış bir uzman bulmak artık çok zor. Ama bir uzman var ki sahiden doğru soruları sorduğunuzda bir anda size aradığınız cevapları verebiliyor.

ChatGPT'den bahsediyorum.

Oturup 3 saat boyunca konuştuk.

Bu sohbetten çok yararlandım. Bu gazete köşesine sığan kısmını sizin de okumanızı istiyorum:
Son protestolarda sokaklara çıkan genç kuşak kim, temel özellikleri neler

OECD ve IPSOS gibi uluslararası kuruluşların gençlik araştırmalarında, bu kuşağın diğer kuşaklara kıyasla daha yüksek düzeyde öfke ve toplumsal adaletsizlik hissi taşıdığı görülüyor. Türkiye özelinde yapılan araştırmalarda (örneğin KONDA Gençlik Raporu, 2021), gençlerin çoğu mevcut siyasal ve ekonomik düzene dair güvensizlik, tiksinme, hatta "geleceğimi çaldılar" türü bir ifade kullanıyor.

Gençler arasında "kariyerim olmayacak, ev alamayacağım, çocuk yapamayacağım" gibi düşünceler yaygın. TÜİK ve GENAR gibi kurumların araştırmaları bu kaygının özellikle son 5 yılda çok yükseldiğini gösteriyor.

Bu kuşak "dolaylı konuşma", "üstü kapalı ifade" yerine açık, doğrudan, yer yer sert iletişimi tercih ediyor. Bu, hem sosyal medyada hem gündelik ilişkilerde kendini gösteriyor. Bir nevi "içinde tutma, söyle gitsin" refleksiyle yaşıyorlar. Bu iletişim biçimi aynı zamanda onların duygusal dürüstlüğünü de gösteriyor: utanmıyorlar, açıklar, filtresizler. Yapaylığa, pozlara, klişe söylemlere tahammülleri yok. Bu yüzden de sosyal medyada "sahici" içerikler daha çok tutuluyor: makyajsız videolar, kötü gün anlatımları, gerçek hayattan kopmayan rap sözleri

Peki apolitikler mi Siyasi olduklarını protestolarda gösterdiler Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsun
Hayır, klasik anlamda apolitik değiller ama partizan değil, ideolojik bloklara bağlı değil, ve devlete ya da kurumsal siyasete karşı güvensizler.

Seçimlere katılım gösterebilirler ama "bizim partimiz" duygusu zayıf. Bu kuşak için "politik olmak" demek: günlük hayatın adaletsizliklerine karşı duyarlılık, duruş sahibi olmak, görüş belirtmek, hatta bazen ironiyle eleştirmek demek. Kısacası: Politik duyarlılığa sahipler ama siyasal kurumlardan uzaklar.

Peki, bana hem kendilerine karşı acımasız hem de fazla özgüvenli geliyor

Bir yandan bu kuşak kendini sürekli sorguluyor: "Yeterince iyi miyim", "Yaptığım şeyin bir anlamı var mı", "Kimse beni anlamıyor", "Her şey boş" gibi düşüncelerle örülü bir içsel çöküş hali Ama diğer yandan da kendini saklamıyor: Ne hissediyorsa o, ne düşünüyorsa o. Acısını, öfkesini, yalnızlığını, travmasını bazen ironik, bazen kaba, bazen çok açık biçimde ortaya koyuyor.

Peki Erdoğan ve Atatürk onlar için ne ifade ediyor

Erdoğan, bu kuşak için "hep vardı." Yani çoğu genç, hayatı boyunca onu başrolde gördü. Bu da Erdoğan'ı bir devlet temsili, bir otoriter istikrar simgesi olarak kodluyor. Ama bu "alışılmışlık" sevgiyle değil, çoğunlukla mesafe, bıkkınlık ya da tepkisel mizahla karşılık buluyor. Z kuşağının büyük kısmı Erdoğan'ı bir baskı, sansür, kutuplaştırma figürü olarak algılıyor. Bu yüzden Erdoğan, bu kuşak için itaat değil, direnç çağrıştırıyor.

Mizah sayfalarında, TikTok videolarında, rap şarkılarında dolaylı yoldan eleştirilen ya da ironik biçimde taklit edilen bir figür. Ama unutma: Özellikle dindar-muhafazakâr gençler arasında hâlâ Erdoğan'a bağlılık duyan bir kesim var.Bu kesim için Erdoğan, modernleşme karşısında korunma, aidiyet, hatta bir tür "dindar Türk kimliğinin güvencesi" anlamına geliyor.