İktidarın bugün otoriterleşmeye ihtiyacı var mı

Başlıktaki soruyu farklı biçimlerde de sormak mümkündü. Ama o soruların çoğu diyaloğu baştan bitiren ve cevabı içinde saklı propaganda cümleleri olabilirdi.

Hazır cevapları, büyük kanaatleri olmayan, içinde şüpheyle olan bitenlere bakıp anlamaya çalışanlarla üzerinde düşünmeye başlayabiliriz.

Türkiye'de bağımsız hukuk, ifade hürriyeti, kuvvetler ayrılığı ile ilgili uzun süredir ciddi sorunlar var. Peki ya neden bugün operasyonlar, gözaltılar, davalarla burada gaza basıldı Ne oldu, neyi kaçırıyoruz
Bu soruyu elbette herkese sorduran Van Belediyesi'ne kayyım atanması ya da solcu siyasetçi ve gazetecilerin gözaltına alınması olmadı. Onların başına gelenler ekstra yeni bir duruma işaret etmiyor. O bir Türkiye klasiği. Batı'daki insanları da çok fazla endişelendirmiyor. O baskılar Türkiye'yi Azerbaycan yapmıyor. Esas "Türkiye'yi Venezuela yaptığı" iddia edilen olaylar Batı'da olanlar

İmamoğlu davaları, CHP'li başkanlara kayyım ve tutuklama, Halk TV'ye gözaltı ve tutuklama ve son olarak TÜSİAD yöneticilerinin mevcutlu ifadeye getirilmesi

En anlaşılmayan kısım muhalif bir konuşma sonrası TÜSİADçılara adı gözaltı olmayan gözaltılar Anlamaya çalışanlar tarihten eski defterleri açıyorlar, bu TÜSİAD yöneticilerinin bir dahli olmamış eski günahları sıralıyorlar, dokunulmaya dokunulduğunu söylüyorlar.

Biraz daha olan biteni teorize edip rahatlamak isteyenler dünyadaki dengelerin değişmesi gibi bir maymuncuğu devreye sokuyorlar. Trump sonrası artık küreselcilerin Türkiye'deki gücünün bittiğini, buradaki 'adamlarını' koruyamadıklarını, yeni bir dönem başladığını söylüyorlar. Küreselcilerin Türkiye'deki adamları TÜSİAD yöneticileri oluyor.

Peki kimmiş bu küreselciler adamı, dokunulamayan TÜSİAD'çılar

Halbuki gözaltına alınan TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu başkanı Ömer Aras, bir işadamı değil, bir CEO. Eski adı Finansbank olan QNB bankasının yönetim kurulu başkanı. QNB peki neyin açılımı Katar Ulusal Bankası'nın.

Yani Aras küreselcilere bağlıysa bu küresel güç dost ve kardeş Katar olmalı.

Yine TÜSİAD'ın Elazığ Kebanlı Başkanı Orhan Turan, şirketinde yabancı sermayeye yok, yerli milli bir işadamı.

Yani bu konunun Trump'la, küreselcilerle, dünyada olan bitenle bir ilgisi görünmüyor.
Peki, içeride olan neyle ilgisi olabilir

Mesela çözüm süreciyle bir ilgisi olabilir mi Bazılarının iddia ettiği gibi Öcalan'ın mektubu öncesi, iktidar, PKK ile müzakere ediyormuş gibi görünmemek için böyle bir sis bombası mı attı

Bu sorunun cevabı basit bir soru. Buna ihtiyacı var mı 2009'da ya da 2013'de değiliz. Kamuoyunun ne dediğinin yürütülen çözüm sürecinde bir önemi yok. Kamuoyunu ikna etmek için bir çaba da yok. Peki ya TV'lerdeki anlamak için fazla beyin hücresi kullanmaya ihtiyaç bırakmayan ana haber spikerlerinin ve bazı yorumcuların dediği gibi bütün bunlar hayat pahallığı, ekonomik sıkıntılar, artmayan maaşları gündemden düşürmek için yapılıyor olabilir mi

Neden olsun ki Bir kere herhangi bir büyük siyasi olay günlük hayatının her anında hissedilen ekonomik sıkıntıyı unutturamayız.

Peki unutmazsak ne olur Genel greve mi gidilir 10 milyon insan sokaklara mı çıkar Erken seçim olup iktidar düşer mi

Bunların hiçbir mümkün değilken, iktidarın üzerinde bir sivil toplum, sendika baskısı da yokken neden bunu unutturmak için taktikler geliştirmek zorunda kalınsın

Ayrıca iktidarın bir ekonomi programı var, dünyadaki finans çevreleri ve Türkiye'deki iş dünyası bu programa destek veriyor. İktidar da bu programın iki yıl sonraki pozitif sonuçlarına siyaseten yatırım yapmış durumda.