Her şey 18 dakikada mı oldu
"Cinayeti çözecek kayıt Halk TV'de"
Son dakika anonsuyla Tavşantepe Köyü'nden muhabir heyecanla anlatıyor:
"Salim Güran, R A'la, Narin'in kaybolduğu 15.15'ten kısa bir süre sonra bir telefon görüşmesi yapıyor. Telefon görüşmesinde şunu soruyor, R A'un telefonundan elde edilen ses kaydında; 'R, kız yaşıyor mu öldü mü' Tekrar ediyorum, 'R, kız yaşıyor mu öldü mü' Bu kadar, kısacık bir ses kaydı, R A'un telefonunda kaydediliyor. Bu tutanaklara da geçti ve bunu birkaç farklı kaynaktan da doğrulattık. En az 4 ayrı kaynaktan doğrulattık."
Anlatırken R.A demiyor. Tam adını söylüyor. Bahsettiği kişi 15 yaşına henüz girmiş bir tarım işçisi.
Doğruysa, cinayetin itirafı olacak bir görüşme bu.
Ertesi gün medyanın baş şüphelisi amca Salim Güran ile 15 yaşındaki işçisi R.A. arasında telefondaki ses kayıtlı görüşmenin dökümü yayınlandı.
Kürtçe görüşme şöyle tercüme edilmişti:
Salim Güran: "O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş"
R.A.: "Eee"
Salim Güran: "Biri yerde"
R.A: "Tamam henüz bende değil, daha ölmemiş"
Tercümede önceki akşam Halk TV'de Salim Güran'ın söylediği iddia edilen "R, kız yaşıyor mu öldü mü" diye bir cümle yok.
Benzeri bile yok.
Bu köşede çıkan bir önceki yazıda, akıştan kopuk bu "ölmemiş"li cümlenin de bir çeviri hatası olabileceğini yazmıştık.
Şüpheler üzerine yeniden ses kaydı dinlendi ve bu önemli delilin yeni çevirisi yapıldı.
Dün Anadolu Ajansı Salim Güran ve R.A. arasındaki bu ses kayıtlı görüşmenin yeni dökümünü yayınladı:
1. Erkek şahıs (R.A): Alo (Alo)2. Erkek şahıs (Salim Güran): R1. Erkek şahıs: Haa (Efendim)2. Erkek şahıs: Sona doğru senin bir şeyin düşmüş, sınırın orda, sona doğru1. Erkek şahıs: Hııı2. Erkek şahıs: Sınırın orada, senin bir şeyin1. Erkek şahıs: Tamam, Hıı2. Erkek şahıs: Sınırın orada, sınırda, taşların orda1. Erkek şahıs: Heeee1. Erkek şahıs: Biri yerdedir haaa2. Erkek şahıs: Tamam ben şimdi gider alırım1. Erkek şahıs: Ee Tamam2. Erkek şahıs: Tamam."
Nevzat Bahtiyar'ın Narin'i gömmek için dereye götürdüğü 15.40'dan üç saat sonra 18.35'de yapılan bu görüşmenin cinayetle bir ilişkisi olmayacağı açıktı.
Salim Güran, ifadesinde bu görüşme için bir suç itirafı da yaparak şöyle demişti:
"Ben mısır arazisinin sulamasını yaparken kullandığım trafonun elektriğini bazen kaçak yapmak için bir alet kullanıyordum. Olay günü de o aleti R.A.'ya bırakmış olduğum taş dibinden alması için aradım. Görüşme içeriği tamamen bununla alakalıdır. Narin'in ölümü ile bir alakası yoktur."
Yani özetle bir cinayeti aydınlattığını iddia eden medya açıkça tape uydurmuştu. Jandarma, tapeyi yanlış çevirip servis etmişti.
Ama bu son uydurma olmadı.
Birkaç gün sonra yine Halk TV'de iddialı bir başlık:
"Narin cinayeti aydınlanıyor. Halk TV haklı çıktı, yengenin ifadesi her şeyi açıkladı"
Sonra bütün medya benzer haberleri copy paste geçmeye başladı: "Cinayeti bu ifade aydınlatacak"
Hediye Güran, kapı komşuları olan Narin'in amcasının eşiydi. Cinayet günü Narinlerin evine gelmişti.
Halk Tv ve diğer copy paste medyası Güran'ın ifadesinde şöyle dediğini iddia ettiler:
"Narin bu ahırda öldürülmüş olabilir iddiasında bulunan yenge Hediye Güran, anne Yüksel Güran'ın, oğlu Enes'i dövdüğünü ve aralarında bir boğuşma yaşandığını gördüğünü aktardı."
Hatta bu ifade üzerine bir teori de yazılmıştı:
"Narin bir şey gördü. Bunun üzerine ya bağırdı ya da "Babama söyleyeceğim" gibi tepki verdi. Bağırmasını engellemek için abi Enes, Narin'in ağzını bir eliyle kapattı bir eliyle de ensesinden bastırdı. Gürültüyü duyan anne Yüksel Narin olay yerine geldi ve kızını kurtarmak için ağabey Enes'in kolunu ısırdı. İşte ısırık izi büyük ihtimalle buydu. Şimdi gözler Adli Tıpta. Uzmanlar, anneden diş örneklerinin alınmasının ana nedeni bu olmalı dendi."
Ertesi gün Hediye Güran'ın ifadesi çıktı.
İçinde ne ahır geçiyordu ne de boğuşma.
Yine iddia tamamen uydurma çıkmıştı.
Diğer pek çok iddia gibi.
Salim Güran'ı arabasının ön koltuğunda battaniyeye sarılı Narin'le benzincide gördüğünü iddia eden benzincinin ifade verdiği, kamera kayıtlarını Jandarma'ya teslim ettiği iddia edilmişti. Benzinci sahte bir profildi, ifade vermemişti, benzinciden kamera kaydı da yoktu.
Ama Emniyeti en iyi bilen muhabirler bile buna rağmen benzinci üzerine yazı yazmaya devam ettiler.
Köyde 2015'de HDP'nin 2023'de İYİ Parti'nin birinci çıktığı, 2024'de DEM'in Hüda Par'dan çok ay aldığı, köyün Hizbullah ile bir ilgisi olmadığı, köyde sgizli silah deposu olmadığı ortaya çıktı. Ama bütün bu gerçekler DEM Eş Genel Başkanı'nı kafasındaki ideolojik ezberleri tekrarlamaktan alıkoymadı.
Narin'i paramiliter güçlerin öldürdüğü iddiası, cinayetin gizli ayinle işlendiği iddiası kadar deli saçmasıydı.
Ama Ahaber, Halk TV ve DEM Parti'yi farklı nedenlerle biraraya getiren önyargı ittifakı herkesin gözünü kör etmişti.
Geceleri aile meclisini toplayarak ertesi günkü ifadeleri belirleyen, ceset bulunmasın diye derenin debisini artıran, elektrikleri kesen, cep telefonu kullanmayı bırakan, ceset bulunmasın diye Jandarma'yı yanlış ihbarlarla oyalayan, sorguda İbrahim Kaypakkaya'dan daha sert çıkıp ser verip sır vermeyen şeytani "Omerta Köyü" ve sekiz yaşındaki kız çocuklarını öldürüp, cinayeti saklamak için birleşmiş aile hakkında nasıl olsa her şey söylemek serbestti.
Halbuki herkes birbiri hakkında konuşmuştu.
Muhtarın karısı eşinden şüphelendiğini söylemiş, Narin'in abisi muhtar Salim ve Nevzat'ın samimi olduğu, Nevzat'ın para karşığı herşeyi yapabilecek ezik biri olduğunu anlatmış, anne amca muhtarın arabasının önüne değil arkasına bindiklerini söyleyerek, önce arabanın önüne bulunan DNA ile ilgili muhtarı zor durumda bırakmıştı.
Ama bir tür ana haber bültenlerinde yayınlanan Müge Anlı programına dönen cinayet vakasında "Kan donduran iddia", "şeytani plan", "bunu da yapmışlar" gibi başlıklarla ne verilirse gidiyordu.
Koca koca gazeteciler, birkaç fazla tık uğruna, "Narin ne gördü de öldürüldü" sorusuna cevap olarak, doğrudan isim vererek ortada hiçbir veri, kanıt olmayan cinsel fanteziler yazmaktan çekinmediler.
Neredeyse son 20 günde ailede herkes birbiriyle hatta köpeklerle bile eşleştirildi.
"Ahırda amcası S. ile yengesi H''yi gördü"
"Ağabeyi ve kuzenlerini eşcinsel ilişkide gördü"
"Ağabeyi ve amcasını ensest ilişkide gördü"
"Ağabeyi ile yengesini ilişkide gördü"
"Annesi ile amcasını ilişkide gördü"
"Amcası, annesi ve yengesini üçlü ilişkide gördü"
"Ağabeyini köpekle ilişkide gördü"
Bu iddialardaki çelişkiyle ilgili Fransa'dan Narin cinayetini yakından izleyen Diyarbakırlı yüksek lisans öğrencisi Miham Akkul'un tespiti çok yerinde:
"Medya hem namus cinayeti ,feodalite, ataerkillik gibi büyük sosyolojik aşağılamalar konusunda bonkördü ama paradoksal olarak anne ve amca arasındaki ilişkiyi bilen köyün bu "namussuzluğu" görmezden geldiğini, hatta baba ve Enes'in bile bunu sineye çektiğini, cinayeti örtbas ettiğini iddia ediyordu. Bütün bunlara tepki gösteren ve bu yüzden öldürülen tek kişi ise sekiz yaşındaki bir kız çocuğuydu."
Hatta, bir gazeteci köydeki araştırmaları sonucunda "Narin, köyde gördüğü her yanlışa tepki verendi, asla yalan söylemezdi" gibi ayıp sınırlarında sözler bile etti.
Ama milyonlarca insana bu berbat hikaye satılmıştı.
"Bu muhabirlerin sosyolojik hakikatleri gözardı eden küstah çıkarımlarını gördükçe öfkeden onları Türkiye'yi köy köy kasaba kasaba zoraki gezdirmek gibi uygulamalı sosyoloji dersleri fantezileri kurmaya başladım. Ortada bir ay boyunca asılsız ve tutarsız iddialar üzerine inşaa edilmiş bir kakafoni ve bu kakafoni içinde şaşkına döndürüp her şeyi inandırabildikleri devasa bir kamuoyu var. Açıkça aileye alt tarafı elbirliğiyle "kendi çocuğunuzu katledip gömdünüz ,anlatıverin bir şeyler bizi de daha fazla meşgul etmeyin , diretecek ne var bu kadar , bizim de işimiz gücümüz var sizle mi uğraşacağız" diye homurdanmaya bile başladılar." (Mihan Akkul)