Çözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor

Ortadoğu'da 50 yıldır süren silahlı bir çatışmayı bitirmek, üstelik Ortadoğu son 20 yılın en çalkantılı günlerinden geçerken, Türkiye'de sert rüzgarlar eserken pürüzsüz ve düz bir çizgiyi izlemeyecekti.
O yüzden çözüm sürecimde de iklim saati saatine değişiyor.

Ama gidişattan bir sapma yok.

Ama pek çok denklem içiçe geçtiği için oralarda meydana gelen gelişmelerle dalgalanmalar oluyor. Önce en sıcak olan Suriye'ye bakalım.

10 Mart Mutabakatı'nın üzerinden geçen 7 ay sonra Şara ve Mazlum Abdi nihayet dün Şam'da tekrar biraraya geldiler.

Dün ABD Suriye Özel Temsilcisi Barrack, Haseke'de Abdi ve diğer SDGli yöneticilerle görüşmüştü. Görüşmeye CENTCOM komutanı da katıldı. Tam o görüşmenin gecesinde Halep'in Kürt mahalleleri Şeyh Maksud ve Eşrefiye karıştı.

10 Mart Mutabakatı'na göre SDG bu mahallerden askerlerini çekti. Asayiş güçleri olarak mahallelerden kaldılar.

SDG ve Suriye devletinin ortak güvenlik noktaları kuruldu.

Olaylar Şam'a bağlı askeri kuvvetlerin, SDG'nin bölgedeki gizli bir tünelini tespit etmesiyle başladı.
Tünel, ortak kontrol noktalarından birinin yakınlarına çıkıyordu.Tünelin imhası sırasında Şeyh Maksud mahallesinin giriş ve çıkışları kapatıldı. Bu ablukaya karşı SDG de kendisine yakın ahaliyi sokağa döktü.

Protestocular gazla ve sert biçimde dağıtıldı. Bu sırada Şam yönetimi güçlerine ateş açıldı ve silahlı çatışma başladı. Sadece basit silahlarla sınırlı kalmadı. SDG güçleri roket atarlarla saldırılar yaptı. Saatler süren çatışmalardan en az 3 kişinin öldüğü iddia ediliyor.

Gece yarısına doğru da bölgede ateşkes ilan edildi. Suriye İçişleri, çatışma istemediklerini açıkladı.10 Mart Mutabakatı sonrasında da SDG, Tabka, Rakka, Haseke ve daha pek çok yerde bir savaş hazırlığı için tüneller kazmaya devam etti.

Yine SDG bölgesindeki Arap aşiretlerin isyanı korkusuyla çok sayıda Arap erkek gözaltına alındı. Yani SDG güvenm sorunlarını aşamadı, hep teyakkuz halinde kaldı.

Halbuki, hiçbirşey Esad öncesindeki gibi değil Suriye'de SDG için. Artık ABD, kartlarını Şam'da istikrarı sağlamaktan yana açık oynuyor. SDG'yi de açıkça anlaşmaya zorluyor.

Bütün Batı, Körfez ve Türkiye Şam'a destek verirken, İran ortalıklarda yokken SDG'nin hala
parasını tünel ağı kurmaya harcaması, geniş gözaltı dalgalarıyla Sünni Arapları kızdırması ve açıkça İsrail'e sırtını dayayıp bağımsızlık isteyen Süveyda'daki Dürzilerle ittifak görüntüsü vermesi pek de anlaşma sinyali veren tutumlar değildi. 1 milyonu bile bulmayan ülkenin yüzde 10'undan az bir nüfusla Suriye'nin 3'te 1'ini, Arap şehirlerini ve petrol bölgelerini elinde tutabileceğini düşünüyor SDG.
Halbuki, yeni kurulan bir ülkeye ABD'nin garantörlüğünde ortak olma şansı var SDG'nin. Masada da savunma gibi bakanlıklar, adem-i merkeziyetçi bir yönetim, petrolden eksta gelir, Meclis'te üst düzey temsil gibi kazanımlar var.

Fakat PKK aklı, Şam'daki yönetim günlerinin sayılı olduğunu, her an yıkılabileceğini, Batı desteğini kaybedeceğini düşünüyor ve bu yanlış ve öfkeli " İŞİD'çi çeteler" analizleri gerçeği ve gerçek güçlerini görmelerini engelliyor.

Nihayet Barrack'ın artık şahsi bir kariyer meselesine çevirdiği mutabakat için bastırmasıyla uzlaşmaya, PKK çevrelerinden daha yakın olan Abdi ve İham Ahmed Şam'da Şara ile buluştular.

Yazı yazılırken sonuç bilinmiyordu. Ama toplantılarda Barrack da vardı.

Yani Suriye'de çatışmaya doğru giden süreci Barrack kurtardı, bu saatten sonra masadan kalkan ve yan çizen yukarıdaki kazanımlardan da olabilir.

Ve Irak.

Yani PKK'nın silah bırakma süreci.