Bahçeli'nin uzanan eli

Bahçeli'nin yazılı metinlerden okuduğu konuşmaları ve eylemleri dışında birebir ilişkilerde nazik bir insan olduğu görülüyor.

Belki de bazılarının söylediği gibi sadece Tuncer Bakırhan'a taziye için uzanmış bir eldi.

Ama bunu dışarıda, gözlerden ırakta yapabilecekken herkesin gözünün Meclis'te olduğu bir anda yerinden kalkıp, doğrudan daha düne kadar kapatılmasını, maaşlarının kesilmesini istediği DEM'li milletvekillerinin yanına gidip elini uzatarak, onlarla sohbet ederek yaptı.

TBMM açılışında Bahçeli'nin DEM Parti sıralarına gidip tokalaşmasından bahsediyorum.

Ama orada bitmedi.

Daha sonra Meclis resepsiyonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, "Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barışı isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım" diyerek uzattığı elin sadece arkasında durmadı, bu meseledeki şifre ve riskli kavramlardan "barış"ı kullanarak tokalaşmayı siyasileştirdi.

Daha sonra bu konuda iki açıklama daha yaptı O açıklamalarda, tokalaşmasını Cumhurbaşkanı'nın konuşmasındaki "Meclisteki uyum, mutabakat, karşılıklı saygı çerçevesinde tartışma ve istişare, buradan sokağa yansıyacak, ülkenin huzur ve emniyetine kapı aralayacaktır. Bölgemizin içinde bulunduğu gerilimli atmosferde siyasi rekabeti, siyasi husumete dönüştürme teşebbüslerine izin vermeyeceğinize inanıyorum" cümleleriyle açıkladı, bu cümlelerin onu harekete geçirdiğini söyledi.

Bu açıklamaları duyunca, 'acaba bir anlık bir jest yaptı, sonra da bunu toparlamaya mı çalışıyor, tokalaşmanın siyasi sorumluğuna Erdoğan'ı da dahil ediyor ya da meşruiyetini ona mı dayandırıyor' diye hissi oluşmuştu.

Ama dün MHP grup toplantısındaki konuşmasıyla, artık kazara yada planlı bu el uzatma bir açılıma dönüştü:

"İçinde bulunduğumuz coğrafyalar kırbaç üstüne kırbaç yerken, mazlumlar toplu şekilde boğazlanırken, her taşın altı zehirli yılanlarla, bin bir türlü nifakla dolup taşarken, Türkiye'ye yönelik azgın ihtiras ve iştahları nasıl görmezden gelelim

Kale duvarlarımızın önünde mevzi kazan Siyonist ve emperyalist caniliği hangi hakla yok sayalım

Günden güne körüklenen bölgesel yangının cümle kapımıza dayandığı besbelli ortadayken, hala birbirimizin ayağına basmakla, ensesine tokat atmakla, açığını aramakla vakit mi kaybedelim

Bu hakikatlere sırtımızı dönemeyiz, yüzümüzü çeviremeyiz, dudak bükemeyiz.

Hızla akan tarih nehrinin kıyısına fütursuzca çıkıp, hayatın ve hadiselerin geçişini gafilce, atıl vaziyette, hiçbir şey yokmuş gibi seyredemeyiz.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı olarak, Cumhur İttifakı'nın bu duruş ve engin duyuşuna müzahir şekilde DEM sıralarına giderek elimi uzattım.

Doğaçlama olmayan bu iyi niyetli tutumumu siyasi nezaketten öte önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı çarpışması ve yeni anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler mayın tarlasında söğüt gölgesi arayan zavallı biçarelerdir.

Uzattığım el, milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır.

Uzattığım el, İlk Meclis'in ve Sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır.

Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenenin temenni ve teklifidir.

Biz, gelişigüzel, keyfe keder, can sıkıntısından, anlık dürtülerle, dümenden ve düzenden el uzatmayız.

Biz durduk yere el vermeyiz, öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmanın merakına tevessül ve teşebbüs etmeyiz.

DEM'e evvela düşen sorumluluk, uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.

Türk ve Türkiye Yüzyılında sıfırlanmış terör ve bölücülük melanetinden sonra, aşımızı beraber taşıralım, işimizi birlikte artıralım, huzur ve güvenliğimizi el ele çoğaltalım, nitekim dünya genelinde Türkiye Cumhuriyeti'nin yer yüzü cenneti olmasını sağlayalım."

MHP için büyük ama Türkiye'nin mevcut şartlarında bütün siyaset için cesur bir açılım bu. Mesela İYİ Parti 7 yıldır bunu yapamadı.

Özellikle son cümleler terörün Türkiye'de bittiği ve bundan sonraki dönemin, üstelik DEM Parti'yi de muhatap olarak konuşulması gerektiğiyle ilgili daha büyük fikri arka planın izlerini taşıyor.

Peki bu mevsim normallerinin üzerindeki açılım, iktidarın, Erdoğan'ın bilgisi dahilinde, planlı bir hamle mi

Henüz teyit edilebilmiş bir bilgi yok, dedikodular var.

Ama tokalaşma sırasında gözlerden kaçan ilginç biri var kadrajda.

Bahçeli'nin hemen arkasında AK Parti iki numaralı ismi olan Bursa Milletvekili Efkan Ala görülüyor

Efkan Ala, çözüm süreci döneminin İçişleri Bakanı'ydı ve Dolmabahçe açıklamasındaki en üst düzey yetkiliydi.

Ve AK Parti'de hala demokratik reform, Kürtlerle diyalog gibi meselelerde adı öne çıkan isimlerin başında geliyor.

Tam o sırada onun da ayağa kalkıp Bahçeli ile DEM sıralarına gitmesi ilginç bir andı.

Eğer Kürt meselesinde iktidar yeni bir hamle, açılım yapacaksa bunu Erdoğan'ın değil, böyle bir açılımın önünde engel olacağını düşünülen Bahçeli'nin yapması stratejik olarak en doğrusu olurdu.

Bahçeli'nin bu konuda dışarıdan sert ceviz görünse de bu esnekliğe sahip olduğu konuşuluyordu.

Artık planlı değilse bile bu kronolojiyle planlı bir hamlenin yollarını ardına kadar açmış oldu.

Bundan 1 yıl önce Erdoğan'ın Diyarbakır'a giderek açmaya çalıştığı ama MHP'nin taş koyduğu diyalog için artık iklim ve yol şartları müsait hale geldi.
Varsa ya da bundan sonra olacaksa bu açılımın hem dış konjonktürle hem de iç siyasetle doğrudan ilişkisi olabilir.

DEM Parti, AK Partinin anayasa değişiklik paketine muhalefet içinde kapıyı en açık bırakan partiydi.