Sinir savaşı ve protesto

Önce ayrıştırdılar, sonra birbirimize düşürdüler; elektrik yüklü bulutlar gibiyiz, her an çakmaya hazır! Birbirimizin gırtlağına sarılacağız diye korkuyorum. Siyaset de sinir savaşına dönüştü. Ülkeyi kötü yönettiler, kötü oldukları için kötü yönetmeye devam ediyorlar ve sesler yükseldiği için maraza çıkarıp bastırırsak biraz daha kalırız diye baskı ve hukuksuzluğu artırıyorlar. Sembol düşmanlara Sedef Kabaş eklendi. İçerde yüzlerce masum insan var. Yeniden kazanamayacaklarına inanırlarsa Pirus zaferine dönüştürmeye de kararlılar. Öyle bir ülke kalacak ki geriye, toparlayana kadar acı reçete, ortalık düzelirken de bak beceremediler gördünüz mü diye geri gelecekler! Hep öyle olmadı mı Kemal Derviş'in ekonomik reçeteleri sonuç verirken bir kumpas çektiler, koalisyonu bozarak, erken seçime gidip iktidarı geri aldılar ve seçim hileleri, YSK ile işbirlikleri, rejimi bile değiştirdiler; tek adam yönetiminde orta sınıfı yok ettiler. Köylüyü yok ettiler. Şehirler, işsiz kalıp gelen yoksullarla doldu. İktidar çevresinin dışında kalan aç! Sokakta genç bir kadın gördüm, kıyafeti de düzgün, masum yüzlü, gözleri hüzünlü, başı eğik, eli, küçücük açık. Pandomim sanatçısı sandım, heykel gibi duruyor. Yürüyüp geçmiştim, içime kor düştü, geri döndüm. "Siz burada niye böyle duruyorsunuz" diye utanarak sordum, para mı istiyorsunuz "İş de olur, para da, açım!" dedi!YANDAŞLAR İktidarı suya atılan taş gibi düşünün, en büyük malı ortadaki götürüyor, götürdüğünün bir kısmını kendine ayırıp geri kalanı dağıtırken kendine bağlı bir kitle yaratıyor. İBB elden gitti, oradaki bütün o usulsüz işlemleri gerçekleştiren yöneticilerin hiçbirini ortada bırakmadılar, hepsine birkaç görev birden verip korudular. Sokak röportajları çok ufuk açıcı. Bazıları sadece sinir etmek için: "Faturalardan şikâyetçi değiliz. Her şeyimiz var, çok şükür, Reisimize duacıyız. Beyim ne istersem alıyor" derken vücut hareketi ele veriyor, çatla da patla der gibi! Sokaktaki sinir savaşı en ağırından siyasette yaşanıyor: Bir çoğunuz Gandi siyasetini yanlış buluyor ama ben Kılıçdaroğlu'nun çelik gibi sinirlerine ve sakin kalabilmesine hayranım! En çok da Ankara'nın köyünde linç girişimine maruz kaldığında: belki de ölecekti, ama yüzünde kıl kıpırdamadı, gözlüğünü çıkarıp ceket cebine koydu, sonra yedi yumruğu! Şimdi onu ve hepimizi sokağa çekmek istediklerinde, maraza çıkardıklarında da oyuna gelmiyor. Onların ve kendi tarafının horozlanmalarına ve hadi dövüşelim isteklerine karşı duruyor. Oyunu bozuyor! Sokakta yenilecek olan