Dahil etme ve biz

Çoğu zaman buza yazı yazıyormuş, duvara konuşuyormuş hissine kapılıyorum. Çünkü ne söylersek söyleyelim, ne yazarsak yazalım, orta ve uzun vadede ülkemizde değişen hiçbir şey olmadığını fark ediyorum. "Oğlum Reşit, sen söyle sen işit" misali kendimiz konuşuyor kendimiz dinliyor, kendimiz yazıyor kendimiz okuyoruz. Kurumlarımız yeterince çalışmıyor; çalışmadığı gibi kendilerini de çağın gerektirdiği şekilde yenilemiyorlar. Bilmiyorlar; bilmediklerini de bilmiyorlar. Biz öğretmeye, yol göstermeye çalıştığımız zaman da bize düşman kesiliyorlar. Doğruları duymak işlerine gelmiyor. Bile bile yanlışlarında ısrar ediyorlar. Bizim söylediklerimizi yaparlarsa, benliklerine ağır bir darbe yiyecekmiş hissiyle hareket ediyorlar. Hâl böyle olunca bize de sık sık eski ama eskimeyen yazıları burada tekrarlamak kalıyor. Bugün de 19 Kasım 2017'de yayınlanmış bir yazıyı bir kez daha dikkatinize sunuyorum. Bakın bakalım, yakınmakta haksız mıyım HHH Daha önce birkaç kez yazdık. Son 5 senedir Birleşmiş Milletler'in engelli insanlar konusundaki yeni projesi Inclusion. Yani 'Dahil etme.' Ve bunun da en önemli yollarından biri spor. Geçtiğimiz günlerde Almanya'da, spor yolu ile engelli insanları topluma dahil etme, onlarla birlikte yaşama konusunda 40 ayrı proje hazırlanarak yürürlüğe kondu. Ülkemizde ise ne Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın, ne de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bu konuda bize intikal etmiş bir çalışmaları yok. Zaman geçiyor. Yapılması gereken; bu konuda ilgili genç elemanların ilgilerini artırmak için yurtdışına, özellikle Almanya'ya gönderilmeleri ve ondan sonra bir program dahilinde bu konuya başlanması. Öte yandan, Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) 1 Ocak 2018'den itibaren, bugüne kadar tescil edilmiş tüm klasifikasyonları, yani sporcuların sınıflandırılmasını sıfır (0) kabul ederek, yeniden, yeni kurallara