Siyaset ve asker
Siyaset ve asker ilişkilerinin yerli yerine oturtulmadığı ülkelerdedemokrasilerde... Sıkıntılar kaçınılmazdır.
Demokrasilerde... "Asker demokratik bir baskı grubu" değildir.
Asker eğer... İşçiler, işverenler, köylüler gibi demokratik baskı grubu gibi hareket ederse... "Siyasetin üzerinde vesayet var" demektir.
Türk siyasetinindemokrasisinin üzerinde, böyle bir vesayet vardı... Yıllar boyunca.
Olmasaydı... Darbeler yapılmazdı... Muhtıralar verilmezdi.
Başbakan Adnan Menderes ve iki bakan asılmazdı.
Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş... Hamzakoy'a... Uzunada'ya... Sürgüne yollanmazlardı.
'Dünü özleyen' çok
Geçmiş... Geçmişte kaldı... Geçmişten dersler alındı.
Siyaset ve asker ilişkilerinde... Demokratik... Çağdaş adımlar atıldı.
"Ordu göreve" pankartları tarihin çöplüğüne gönderildi.
Ama... Hala... Dünün özlemiyle yanıp tutuşanlar... Askeri, siyasete bulaştırmaya çalışanlar var.
Yalan mı
Mutlaka... Ve gecikmeden
Orduda disiplin esastır... Poliste de.
Disiplin ve kuralların dışına çıkılırsa... Ki geçmişte çok çıkıldı... Bundan asker de, polis de zarar görmüştür.
En büyük zarar ise ülkeye olmuştur.
Kara Harp Okulu... Yemin töreni... Törenden sonra bir kılıçlı yemin daha... Acaba "korsan tören" mi demeli Gereksizyakışıksız bir iş.
Bu olay nedir Ne değildir Masum bir ergenlik olayı mıdır Arka planı var mıdır Araştırılıyor.
Bu aşamada... Şeffaflığa ihtiyaç vardır.
Kamuoyu, her şeyi bilmelidir.
Ve asker, konuyusorunu kendi içinde çözmelidir... Mutlaka... Gecikmeden.
Yaygın bir deyimle söyleyecek olursak... "Asker, kendi göbeğini kendi kesmelidir."
"Ordu... En kıymetli varlığımız"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu... Tarih... 12 Aralık 1962... Kürsüde, Başbakan İsmet İnönü... Konuşmasından iki cümle:
Orduyu siyasi münakaşaların dışında tutmak için ne kadar gayret sarf edersek, meseleye, hepimizin mutabık olduğumuzu iddia ettiğimiz hedefe o kadar hizmet etmiş oluruz.
Ordu, demokratik Anayasa düzeni içinde kalkınma yapmak isteyen bir milletin en kıymetli varlığıdır.
Şiddetli alkışlar
Meclis tutanakları arasında gezinti... Siyasi tarih üzerine sondaj... 7 Temmuz 1962... Başbakan İsmet İnönü konuşuyor:
Millet ve Büyük Meclis ile onun aziz evladı olan ordusu arasında bir itimatsızlık yaratmak maksadı asla muvaffak olamayacaktır.
Hiç kimse, ordu ile Büyük Meclis arasında ayrılık yaratmaya muvaffak olamayacaktır.
O tarihte... Yüce Meclis, İnönü'nün bu sözlerini şiddetle alkışlıyor.
Bu sözler... Bugün de, alkışı hak ediyor.
Öteki İnönü
Başbakanlığı döneminde yaptığı bazı konuşmalardan, övgüyle ve alkışla söz ettiğimiz İsmet İnönü... Geçmişte, asker üzerinden siyaset yapmadı mı
"Hayır" diyebilir misiniz
27 Mayıs 1960 darbesinden önce... Seçilmiş iktidara karşı TBMM kürsüsünden, "Sizi ben de kurtaramam" demedi mi
Darbenin ardından... Darbe lideri Orgeneral Cemal Gürsel, İsmet İnönü'ye "Paşam, emirleriniz bizim için peygamber buyruğudur" diye, selam durmadı mı
Neyse... Dünü dünde bırakalım.
Ve... Dünden... Dün yaşananlardan... Milletçe, ders almaya bakalım.