Noktayı koyarken
Pazartesiden cumaya... Beş gündür, "kırmızı hafta notları" yazdık.
Belki, "kara hafta notları" demek daha doğru.
Darbelerden söz ettik... İdam edilen Başbakan... Ve iki Bakan... Kayseri Cezaevi'ne yollanan Cumhurbaşkanı... Bakanlar... Milletvekilleri.
Ünlü İngiliz devlet ve siyaset adamı William Churchill'in bir sözü var:
"Ne kadar geriye bakarsanız o kadar ileriyi görebilirsiniz."
Geçmişten... Darbeden, muhtıradan, siyasete müdahaleden söz etmemizin nedeni...
"İlerinin daha iyi görülebilmesi" için.
Maalesef
Darbeler... Akademi dünyasının sırtına saplanmış birer hançer.
27 Mayıs 1960 darbesinde de... 12 Eylül 1980 darbesinde de... Üniversitelerde büyük tasfiyeye gidildi.
Pırıl pırıl beyinler... İhraç edildi.
Ama... Ne kadar acıdır ki... Maalesef... Üniversiteler, geçmişte iyi sınav veremediler.
27 Mayıs 1960 darbesine ilk destek... İstanbul Üniversitesi'nden geldi.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra... Üniversiteler ortak bir karar alarak, darbe lideri Kenan Evren'e, "Fahri Hukuk Profesörü" unvanını verdiler.
İki gömlek
Adnan Menderes'in iki gömleği vardı... Biri bayramlık, diğeri idamlık.
Hatırlayalım... Turgut Özal, Başbakan olunca ne demişti
"İki gömleğim var, biri bayramlık, diğeri idamlık."
Yine hatırlayalım... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da aynı sözleri söylemedi mi
"İki gömleğim var... Bayramlık ve idamlık."
Ayıptır ayıp... Büyük ve modern Türkiye'ye yakışmayan bir ayıp. Siyasetçinin idamla korkutulmaya çalışılması büyük ayıp.
Akıl hocaları
Darbecilerin... Muhtıracıların, akıl hocaları hep aynı.
"Sistemden beslenip sistemi eleştirenler."
İçlerinde... Sivil toplum liderleri de var, sendikacılar da, iş dünyası temsilcileri de... Akademisyenler de... Hatta siyasetçiler de... Kenan Evren anılarında bunları yazar... İsim isim.
Genelkurmay'ın kapısını aşındıranlar... "Paşam, daha ne bekliyorsunuz" diyerek, darbe çağrısında bulu nanlar... Günlerce yazsak bitmez.
Topuk selamı
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün ve Kenan Evren'in Basın Müşavirliği'ni yaptı... Sevgili Ali Baransel dostumuz.
Kitap yazdı:
"Bıçak Sırtında... Çankaya Köşkü Yılları."
Baransel... "Kenan Evren'in makam odasına topuk selamı ile girenlerden" söz eder.
Hayır... Rütbelilerden değil.
Sivillerden... Aydınlardan... Anlı şanlı isimlerden.
Nato kafa... Nato mermer
Süleyman Demirel, 1964'te Adalet Partisi Genel Başkanı seçildi. 10 Ekim 1965... Seçim... Adalet Partisi, yüzde 52.9 oyla... Tek başına iktidar oldu. Evet... 52.9... Rekor... Bir daha, bu oy oranını yakalayan parti olmadı.
Asıl konuya girelim...
1965 seçim kampanyası... Giresun... Demirel, miting meydanında konuşurken... Önüne bir kâğıt geldi:
"Adnan Menderes'i astık, seni de asarız."
Kafa aynı kafa... "Nato kafa, nato mermer." Darbe özlemiyle yanıp tutuşan postalcı kafa.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da, "Makûs talih" diyerek... Menderes'in "talihi" ile korkutmaya çalışan olmadı mı
Acı gerçek
Demokrasi tarlasına atılan ilk kötü tohum... 27 Mayıs 1960 darbesi.
Siyasetin ayarını, kimyasını, DNA'sını bozdu.
Hem de öylesine bozdu ki... Ayar bir türlü tutmadı... Örtülü, örtüsüz muhtıralar... 12 Eylül darbesi... Darbe girişimleri... Birbirini kovaladı.
Bugün bile, demokrasinin namlunun ucunda olduğunu düşünen kafa, o kadar çok ki.
Yazmazsak olmaz
Meclis...