Geçmiş olsun

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'e kalleşçe saldırı... Alçaklığın ta kendisi... Bütün Türkiye'yi üzdü.
Lanetliyoruz.
Nefretle kınıyoruz.
Çirkin olayın yanında, önünde, arkasında kimkimler varsa ortaya çıkarılmalı... Hain saldırı en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Sayın Özgür Özel... Geçmiş olsun.


Sırrı Süreyya Önder

Milyonların gönlüne girmeyi başarmıştı... Ve Türkiye onu çok sevmişti.
Partiler üstü bir kişilikti... Hastalığı... Ölümü... Siyasetin bütün renklerini bir araya getirdi.
Allah, rahmet eylesin... Başımız sağ olsun.


İsmet İnönü'ye 3 kurşun

Olay 61 yıl önce yaşandı... 21 Şubat 1964'te.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü Başbakan'dı.
Makam aracı... Opel'di.
İsmet Paşa Başbakanlık'tan çıktı... Makam aracına bindi... Ve silah sesleri... Üç kurşun.
Kurşunlar... Makam aracının kapısına isabet etmişti.
Başbakan yara almadı.
Ateş eden, Kayseri'den gelen bir elektrik işçisiydi... Mesut Suna... Sümerbank'ta çalışıyordu.
"Olay gecesi" Kayseri'ye gitmiştim.
Geceyi Orduevi'nde geçirdim.
Garnizon Komutanı General Faruk Güventürk'tü.
Emniyet Müdürü de Zülfü Ağar'dı... Mehmet Ağar'ın babası.
Sonra gözaltı... Çankaya Karakolu...
Ardından Ankara Adliyesi... Yargılama... İzlemiştim.
Mahkemede... 25 tanık dinlenmişti.
Başbakan İsmet İnönü'nün mahkemede dinlenmesine ise gerek görülmemişti.
Yargılama... Aylarca sürdü.
Ve karar:
"Sanık Mesut Suna'nın idamına... Ancak kurşunlar İsmet İnönü'ye isabet etmediği için... Öldürmek kastıyla ateş etmekten... 20 yıl 6 ay hapsine."
Suçlu... Tunceli'ye yollandı... Cezaevine.
Firar etti... Mayıs 1971'de.
Yakalandı... 5 ay sonra... Kayseri'de.
Ve hapse atıldı.
Dün... Özgür Özel'e yapılan alçakça saldırı bizi zaman tüneline götürdü... İnönü'ye ateş edilen döneme.


Özgür Bey... "Göreve devam"

İsmet İnönü suikast girişiminden sonra "evine kapanmadı."
"Çalışmasına" ara vermedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gitti.
Başbakanlık görevini aksatmadı.
Sayın Özgür Özel!..
Göreve devam... Hemen...
Karşılaştığınız alçakça saldırı sizi muhalefet görevini yapmaktan alıkoymasın.


Başbakan Süleyman Demirel'e yumruk

Başbakanlık binası... İkinci kat... Bakanlar Kurulu toplantısı... 13 Mayıs 1975.
Toplantı sona erdi... Bakanlar salondan çıktılar.
Ve bizler... Gazeteciler... Bakanlar Kurulu toplantı salonuna davet edildik.
Başbakan Süleyman Demirel, "toplantı hakkında" bilgi verdi.
"Soruları" yanıtladı.
Ve sonra... Ayağa kalktı... Kapıda durdu... Teker teker ellerimizi sıkıp, bizleri uğurladı.
Bizler... Bakanlar Kurulu toplantı salonunun önündeki koridorda bekliyorduk... Başbakan Demirel'in makam odasına geçişini.
Ve... Başbakan yürüdü... Başıyla bizleri selamladı... Henüz birkaç adım atmıştı ki... "Olay!... Skandal!.. Saldırı!.."
Gazetecilerin... Başbakanlık koruma görevlilerinin gözleri önünde... Süleyman Demirel'e kafa atılmıştı.
Sonra da yumruklar.
Hiç unutmadım... Daha dün gibi aklımda;
Saldırgana ilk tepkiyi bir gazeteci göstermişti... Bir foto muhabiri... Saldırganı yumruklamıştı.


"Ağzı olan konuştu"

Spekülasyon... Her kafadan bir ses çıkmaya başladı.
Kimi... Başbakan'ı yumruklayan Vural Önsel'in "CHP'li olduğunu... Cebinden partiye üye kartının çıktığını" söyledi... Örneğin, Devlet Bakanı Seyfi Öztürk.
Kimiler... "Olayı" sol örgütlerle ilişkilendirdi.
Gözaltı... Yargılama... Ve karar:
"Sanığın 1.5 yıl mahkumiyetine."
Karar... Kamuoyu vicdanını tatmin etmemişti.


Doktor... Öyle bir bağırdı ki...

Münif İslamoğlu ... Doktor... Başbakan Süleyman Demirel'e yumruklu saldırı olduğu dönemde "Başhekimdi... Ankara Numune Hastanesi."