Monaco'nun yeri Galatasaray için ayrıdır. Bu statta Tanju Çolak attığı golle Kupa 1'de yarı finalin kapısını aralamıştı 1989'da ve Türk futbolunun kaderi değişmişti bir anlamda. 2000'de Süper Kupa'yı yine II. Louis'de kaldırmıştı Cimbom, Real Madrid'i yenerek.
Ama bu güzel anların bir yenisi gelmedi. Maça ev sahibi olarak başladı Galatasaray. Monaco sahaya çıkarken ıslıklanıyordu. İyi de başladık maça ama yine o, basit golleri kaçırma hastalığı hortladı. Önce İlkay, sonra Barış maçı kopartacak pozisyonları harcadı.
Galatasaray'da en büyük sorun final pasları. Sürekli yanlış tercihlerle tüm hücum seti çöktüğü gibi üstüne geri koşmak zorunda kalıyor. Sane dışında fizik kalite koyacak oyuncu da yoktu. 8. günde Fenerbahçe ve Samsun maçlarının yorgunluğu ikinci devrede kendini gösterdi. Galatasaray resmen durdu. Kötü Monaco geldi de geldi. Uğurcan'ın kurtardığı penaltı bile takımı ateşleyemedi.
O da sakatlanıp çıkınca Günay daha nerede duracağını bilmeden golü yedi. Fransızlar Allah'tan gol kaçırma yarışına girdi de tarihi fark kaçtı. Monaco'da gezerken sokaktaki satıcının bile "Oynayacak mı" diye sorduğu Osimhen, dün sahadaydı ama sadece fiziken. Ruhen o eski halinden eser yoktu. Şunu kabul etmek lazım ki Galatasaray'ın oyun organizasyonu sorunlu.

3