Eylemlerde "ses ve görüntü kaydı alma" yasağına İDDK da onay vermedi

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da, Türkiye'de 27 Nisan'dan itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü'nün genelgeyle kamusal alanda polis memurlarıyla ilgili görüntü kaydı yasağı uygulanmasına karşı yayınlanan genelgenin yürütmenin durdurulmasına onay verdi. Danıştay 10. Dairesi'nin verdiği "yürütmeyi durdurma" kararına İçişleri Bakanlığı itiraz etmişti. Geçtiğimiz ay dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) gündemine geldi. İDDK da, eylemlerde "ses ve görüntü kaydı alınması" başlıklı genelgenin yürütmesinin durdurulmasına onay vermiş oldu. Bu kararın ardından genelgenin "iptal edilmesi" talebi de ileriki süreçte görüşülüp karara bağlanacak. Danıştay 10. Dairesi'nin verdiği yürütmeyi durdurma kararının gerekçesinde basın özgürlüğüne atıfta bulunulmuş. Haberleşme özgürlüğünün düşüncenin oluşmasına yardımcı olduğuna da vurgu yapılan kararın gerekçesinde şu görüşlere yer verildi: "Haberleşme özgürlüğünün temel unsurlarını; haber, düşünce ve kanıları serbestçe öğrenebilme, toplayabilme, açıklayabilme, yayabilme hakları oluşturmaktadır. Dolayısıyla haberleşme özgürlüğünün; görsel ve yazılı medya araçları yoluyla fikir, düşünce ve haberlerin yayılmasını güvence altına alan ve daha özel bir ifade biçimi olan basın özgürlüğünü de kapsadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan, haberleşme özgürlüğü, düşünce ve düşüncenin oluşmasına yardımcı olduğu için ayrıca düşünceyi yayma özgürlüğünün de bir şartı olarak kabul edilmektedir." Haberleşme hürriyetinin altını çizen Danıştay 10. Dairesi, devletin haber alma konusunda kısıtlama yoluna değil, haber alma yollarının artırılması konusunda yükümlülüğünün bulunduğunu da hatırlatarak şöyle devam etti: "Anayasa'nın 22. Maddesi incelendiğinde; herkesin haberleşme hürriyetine sahip olduğu, haberleşmenin gizliliğinin ise esas olduğu, bu hakkın, madde metninde belirtilen sınırlama sebeplerine bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararıyla ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri uyarınca sınırlandırılabileceği görülmektedir. Bu kapsamda, söz konusu hakkın belirli hallerde sınırlandırılabileceği, dolayısıyla mutlak bir nitelik taşımadığı açık ise de; Devletin, bu sınırlandırma sebepleri haricinde söz konusu hakkın kullanılmasını sağlamak yükümlülüğünün bulunduğunun kabulü gerekmektedir." Basın özgürlüğünün Anayasal bir hak olduğuna da vurgu yapılan gerekçeli kararda, yapılacak olan sınırlamaların ancak yasayla yapılabileceği, genelgeyle yapılamayacağı da dikkat çekilen bir başka konu oldu. Önümüzdeki aylarda genelgenin "iptali" talebiyle yapılan başvuruyu esastan görüşecek olan Danıştay'ın, yürütmeyi durdurma talebine ilişkin verdiği kararın gerekçesi şöyle devam etti: "Anayasamızın 13. Maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine