Okullarda askıda simit dönemi

Son 20 yılda nasıl bir ülkede yaşadığımıza inanmak mümkün değil. Geçmiş günleri anlatanlar, günümüzde yaşananlar için şaşkınlık içindeler. 'Biz neydik bize ne oldu' diye kendilerine soruyorlar.

Bu ülke savaşa girmedi. Her yıl kalkınan bir ülkeydi. Refah seviyesi çok yüksek olmasa bile, işçisi ve çalışanı açlık ve yoksulluk içinde değildi. Aileler çocuklarını okula aç yollamıyorlardı. Çocukları üniversiteyi kazananlar, yavrumu nasıl okutacağım telaşına girmiyorlardı. Emekliler, emekli ikramiyeleriyle zor da olsa bir ev alabiliyorlardı. Haksızlığa uğrayan, hakkını mahkemelerde geç de olsa alabiliyordu. Türkiye Cumhuriyeti'nin rejiminin demokratik laik sosyal bir hukuk devleti olduğunu biliyordu. Bütün dünya ülkeleri ülkemizi böyle tanıyorlardı.

Günümüzde ise durum hiç iç açıcı değil. Bu ülkeye bir şeyler oldu. Sihirli bir el her şeyi tersine çevirdi. Şaha kalkıyoruz diyenler, ülkeyi batırdı.

Dünyada ülkenin itibarı düşmeye başladı. Üretim yanlış uygulamalar sonucunda geriledi. Üretici üretemez duruma getirildi. Orta direk yok edildi. Türkiye yoksullukta Avrupa da üçüncü sırada yer aldı. Refah seviyemiz her gün gerilemeye başladı. Vatandaşın alım gücü kalmadı. TÜİK'in açıkladığı verilere göre İstanbul'da 2 milyon 837 bin yoksul çocuk var. Bütün bu olumsuzluklar halkın yaşamını, aile düzenini beklentilerini ortadan kaldırdı.

Vatandaşın psikolojisi tavan yaptı. Kiracı, ev sahibi kavgaları günlük kavgalara dönüştü. Uyuşturucu madde bağımlılığı arttı. Adalete güven kalmadı. Parası olanlar, varlıklı kesim, koşulsuz zenginleşmeye başladı. Toplumda yaşanan dengesizlik, her kurumda ve yaşamda çatışmaların artmasına neden olmaya başladı.

Üretim durduğu için işsizlik artı. Yoksulluk zirveye çıktı. Vergi kaçakları çoğaldı. Bir de bunların üstüne okul kantininde askıda simit dönemini başlattık. Bütün bunlar olurken yetkililer ne yapıyorlar