Sisli ve puslu havalarda tehlikeli rotalara sapmamak, kayalıklara çarpıp parçalanmamak ve "gerçekmiş" gibi görünen karanlık gölgelerin peşine düşmemek için SİS ÇANLARI bulundururmuş gemiler! Uzun zamandır sosyal medya, basın ve televizyon filtresi uyguluyorum hayatıma.
Hele ki içinde bulunduğumuz Aralık ayında adeta "Pandora'nın Zembereği" boşalırken tamamen soyutladım zihnimi, ruhumu, kalbimi bu mecralardan ve bu mecralarda boy gösteren isimlerden. Neden mi Kirlendiğimi, enerjimin çalındığını ve yorulduğumu hissediyorum çünkü bu maruziyet karşısında! İnanıyorum ki tüm ülke de benimle birlikte bu bıkmışlık ruh halini yaşıyor.
"Mahşerin Atlılarından" beliren açıklamalar, gerçek mi yalan mı bilemediğimiz itiraflar, havada uçuşan suçlamalar ve geleceğe yönelik komplo teorileri karşısında; SİS ÇANLARIMIZ acilen devreye girmeli diyorum!
Çünkü odağına vatanı, devleti, vatandaşı, gelecek nizamını ve evlatları alan sis çanlarıyla yol almayan gemilerin kayalıklara veyahut rotasını kaybetmiş başka gemilere çarpıp parçalanması ve batması kaçınılmaz sondur! Sosyal mecra ve ekranlar; emekli askerler, eski milletvekilleri, emekli bürokratlar, eski siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler, TV programcıları ve moderatörler eşliğinde "çöküş devrini" yaşıyor.
2019 yılında yüzleştiğimiz Pandemi ile insanlık, DELİLER VE VELİLER DEVRİ'ne geçiş yaptı. Bu devir akla karanın, iyi ile kötünün, batıl ile mantığın, holiganlık ile empatinin, adalet ile yıkımın "final karşılaşmasını" da başlattı. Bu süreçte ülkem velilerine ve sis çanlarına acilen ihtiyaç duyarken şimdi hepimiz birer Sis Çanı olmak zorundayız.
Hiç olmadığımız kadar hassas, duyarlı, kararlı, yan yana, birlikte, güçlü bir duruş sergilemek zorundayız çünkü ülkenin kurtuluşu sadece ve sadece bizler sayesinde olacak! Sizi etkisiz kılmak için varsın sizi o'cu, bu'cu, şu'cu ilan etsinler yine de vazgeçmeyin sis çanı olmaktan. Yaklaşık üç yıldır başlattığım ve son bir aydır ciddi bir şekilde ağırlık verdiğim sosyal medya ve ekran yorumcuları detoksum sayesinde her şeyi "kendi gözümle" daha net görebiliyorum artık.
Ekranların ve makamların etkisiyle gözümüzde fazlasıyla büyüttüklerimizin marifetlerinin ne yüreklerinde ne de bileklerinde olmadığını anlamanın dayanılmaz hafifliğini yaşamak gibi bu aydınlanma! Ya da "neden ben de onlar gibi hızlı bir şekilde yol alamıyorum" diye hayıflanmanızın yersiz olduğunuzu anlamak gibi!
Çünkü önünüze "O" kapıların açılmamasının nedeninin "yeteneksiz olduğunuz için değil, çok başarılı ve etik olduğunuz için" olduğunu görmek gibi! "Mahşerin Atlıları" olarak gönderilen televizyon yorumcularından ve sosyal medya paylaşımlarından soyutladığım zihnimi ve ruhumu "kendi frekansımla" şarj etmeyi tercih ettim yıllar önce.
Bu dönemin bana kazandırdığı özet şu oldu; tantanacılar ile değil, sis çanları eşliğinde yol almamız gerekiyor her daim ve bilhassa şimdi zira keskin kayalıklar yaklaşıyor ve bu süreçte tantanacıların sesini fazlasıyla yükseltmesi sis çanlarının sesini bastırmaya yöneliktir! Tantanacıların/yaygaracıların sesi yükseliyorsa bir ortamda; hırsızlara-arsızlara-oyunlara-soygunlara-tuzaklara hazır olmak lazım diyorum. Ve son iki haftadır yükselen bunca tantana mutlaka ardından bir şok etkisi yaratacaktır, bu nedenle sis çanları göreve!
Terörsüz Türkiye kapsamında İmralı ile görüşme kapısının aralanmasıyla bir kesim, topluma rahatsızlık/güvensizlik/umutsuzluk aşılamaya ve PKK'ya yönelik "çok başlılık" yaratmaya çalışıyor. Gösterilen bu refleksin arkasında elbette ki geçmişin dehlizlerinden güç bulan o karanlık hafıza ve o dehlizlerden uzanan can damarları var!
Bu noktada Kürt, Türk demeden herkes sağduyulu olmak zorunda zira aynı gemideyiz ve sis çanına değil tantanacılara itibar edersek HEPİMİZ kayalıklara çarpıp parçalanacağız! İmralı ile görüşmenin yolu açıldı diye "Kürtlerin Öcalan'dan başka liderleri de var" diyerek çok başlılık yaratmaya ve Öcalan'ı etkisiz kılmaya çalışanlara şunu söylemek istiyorum; tamam işte bırakın polemikleri ve Terörsüz Türkiye'yi hayırlısıyla hep birlikte tamamına erdirelim.

16